29 Ekim 2009 Perşembe

DÜNYA DERBİSİ YALANI

Milliyet yazarı Nilay Yılmaz üşenmemiş araştırmış ve gerçeği sayılara dökerek tüm Türkiye'nin yüzüne vurmuş,yazıya bakalım;


Futbolda heyecanın zirveye çıktığı, kalbin her zamankinden daha hızlı çarptığı maçlardır derbiler... Futbolun bayramı... Her ülkenin farklı sebepten derbileri vardır...Celtic ve Rangers. Din derbisi... Lazio ve Roma. İdeoloji derbisi... Milan ve Inter. Sınıf derbisi... Real Madrid ve Atletico Madrid. İdeoloji derbisi...Steaua Bükreş ve Dinamo Bükreş. Derin devlet derbisi... Kızılyıldız ve Partizan. İdeoloji derbisi... CSKA Moskova ve Spartak Moskova. İdeoloji derbisi... Liverpool ve Everton. Buzdağının görünmeyen kısmı İngilizlerin derin İskoç meselelerini barındırır...Boca Juniors ve River Plate. Sınıf derbisi... Real Madrid ve Barcelona. Aynı şehrin takımları olmasa da yıllardır süren ezeli rekabet sebebiyle bir ideoloji derbisi gibi geçer.Manchester United ve Liverpool. Aynı şehrin takımları olmasa da yıllardır süren ezeli rekabet sebebiyle bir derbi gibi geçer...Geçtiğimiz Pazar günü oynanan Manchester United ve Liverpool maçı 202 ülkede yayınlanmış ve 600 haneye ulaşmış. Ortalama 2.5 milyar kişi tarafından izlenmiş...Yine geçtiğimiz Pazar günü oynanan Boca Juniors ve River Plate derbisi 100’e yakın ülkede yayınlanmış. Ortalama 1 milyar kişi tarafından izlenmiş...Fenerbahçe ve Galatasaray. Din, dil, ırk, ideoloji ve sınıf ayrımı yok. Her ne kadar dünya derbisi diye adlandırılsa da Türkiye dışında, sadece İspanyol C+ kanalı tarafından yayınlanmış...Dünya derbisiymiş...Hatta dünyanın 1 numaralı derbisiymiş...Bizden başka kimsenin umrunda olmayan bir derbi...Karşılaşmada 6 Brezilyalı oynamasına rağmen Brezilyalıların bile doğru düzgün ilgisini çekmeyen bir derbi...Kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz...Kendimize propaganda yapıyoruz...Bir haftadır televizyonlar ve gazeteler bas bas bağırıyor. Bunların arasında iyi niyetli yayınlar olduğu gibi ortamı gerip reyting ve tirajdan daha fazla pay kapma derdinde olanlar da var. Sonuç: Maç daha başlamadan futbolcular arasında kavga, başı yarılan bir hakem ve zıvanadan çıkmış tribünler...Yöneticisi, futbolcusu, taraftarı ve medyasıyla herkes bu yaşananların sorumlusu.Bakalım başımıza daha neler gelecek...
İşte budur dostlar.Güzel ülkemizde her alanda gördüğümüz koltuğa yapışmış yöneticilerin sırf iktidarlarını devam ettirmek uğruna yalandan kışkırtmalarla körükledikleri düşmanlıklar,yalaka taraftar gruplarının tetikçilikleri vs. hepsi buraya kadar.Gerçek çok net bir şekilde önümüzde ;dünyanın takmadığı bir dünya derbimiz var.Uğurlar olsun,iyi seyirler,iyi uykular Türkiye!!!

28 Ekim 2009 Çarşamba

BEŞİKTAŞ BUDUR

Çemberin dışındadır BEŞİKTAŞLI...
Teli yok gitar kasasında siyah bir notadır,
Kör bir ihtiyarın sakalına yapışmış blues dur,
Siyah çocuğun ağzında rap şarkısı,
Yediveren güller içerisinde bir halk türküsüdür...
Trübünde bir edebi küfürdür BEŞİKTAŞLI...
Mayıs meydanlarında bir yazısız pankart
Kavgada o pankartın sopası
Bir tutunamayanın hayalidir BEŞİKTAŞLI...
Mendilci veledin alnındaki yara bandı
Zeytin ağacında sallanan 13.havaridir
Akeldamada Golgetada şarap
Gazzede ölü bir arap
Ve direnen bir hayattır BEŞİKTAŞLI.
Kuytular da bir ağıt bulvarlar da söğüt dalıdır BEŞİKTAŞLI.
Issız bir gecede arkadaşçasına bir türkü,
Cehennem buz tutana kadar bitmeyecek bir öykü dür BEŞİKTAŞLI.
Hırsı ve mücadeleyi kamçılayan,
Siyah-Beyaz Çarşı arasından geçerek,
Semt parkında ağaçların rüzgara
Çocukların analara karşı nazını seyrediştir BEŞİKTAŞLI.
ASLOLAN HAYATTIR HAYATTA BEŞİKTAŞ diyebilendir BEŞİKTAŞLI.
Hüznünü festival gibi yaşar
Sevincinde sessizce ölür
NEY'in üflediği son faslın
En son verdiği nefestir BEŞİKTAŞLI

23 Ekim 2009 Cuma

FB ŞEREF TRİBÜNÜNDE MUTLU BİR BEŞİKTAŞ'LI

Y.D. baktı ki kendi camiasından hayır yok,parasıyla bile olsa kendini kabul ettiremedi,saygı göremedi.O da yeni ufuklara yelken açtı,Fenerbahçe'lilere yanaştı.En azından Fenerbahçe stadında YETER sloganlarını duymayacak,ağız tadıyla bir maç seyredecek.Haklı adamcağız.Ne derler bilirsiniz,herkes layığını bulurmuş...

22 Ekim 2009 Perşembe

GÖSTER BİZE YILDIRIM!!!!!!!!

Büyük!!! Başkan Yıldırım yeni bombalar patlattı. İlkeli!!! haber sitesi www.kartalhaber.com 'un haberine göre söyledikleri aynen şöyle ; "İlelebet Beşiktaş Başkanı olacağım diye bir iddiam yok". Bakın bunu söylemesi içimizi rahatlattı çünkü mazallah oğlu da var,hem de 2 tane,vallahi Melih Gökçek modeli olabilir.Başkanlık babadan oğula geçmesin!! Ve söze devam eder ;
"Ancak bırakıp kaçacak, Beşiktaş'ı bu kulüpten nemalananlar istedi diye terkedecek halim yok. Ben Beşiktaş'ın başkanıyım. Hatalarımla sevaplarımla bu kulübün tarihine geçtim. Ne Fulya'yı, ne iki kupayı tarihten silebilirler"
Kulübün tarihine geçmeyi geçen yıl alınan 2 kupaya bağlaması sığlığının tezahürüdür.Ufuk bu kadar dostlar.2 kupa.Başkanlığı döneminde alınan diğer Türkiye kupalarını unutmuş ,geçen yıl 2 kupa aynı anda alınınca kendini başarılı sanmaya başlamış.
"Kaybetmek sorun değil. Ama bundan sonra herkes şunu bilsin: Yıldırım Demirören sadece doğru bildiği yolda ilerleyecek. 'Tribünleri temizleyeceğim' dedim. İnönü Stadı'nda tüm tribünler bana yeter artık diyor. Yetip, yetmeyeceğine kongre karar verecek. Ama Yıldırım Demirören, şu anda size anlatamayacağım temizlik operasyonunu mutlaka gerçekleştirecek. İnönü Stadı'nın tribünlerini dolduranlar, toplum psikolojisinde bazı ayrıntıları gözden kaçırıyorlar. O ayrıntılar göz önüne serildiği zaman, herkes neyin, ne olduğunu görecek"
Demeci okuyan muhteremi CIA başkanı falan zannedebilir.Şimdi açıklayamayacağı operasyon yapacakmış.Ne yapacaksın?neden açıklayamıyorsun?ne zaman açıklayacaksın?sen şakamısın?gerçekmisin?Beşiktaşlımısın?Nesin sen?başımıza nasıl geldin?nasıl gideceksin?ardından neler konuşulacak? ve en önemlisi ardında ne bırakacaksın?

19 Ekim 2009 Pazartesi

BJK BLOGLAR KARDEŞLİĞİ

İnternet'te faaliyet gösteren tüm BJK blog'larına en kestirmeden ulaşmamızı sağlamak gibi harika bir hizmet veren BJK Blog'larda yerimizi almış bulunuyoruz. Tüm Beşiktaş'lıları bu siteye davet ediyoruz.Başarılar...Teşekkürler...

www.bjkbloglar.com

16 Ekim 2009 Cuma

HELAL SANA MURAT AKSU

Başlangıçta belirteyim,bu yazı Murat Aksu'ya destek yazısı değildir.Hatta kendisi hakkında ciddi şüphelerim de var ama o ayrı bir yazının konusu.
Ancak Beşiktaş'ı içine düştüğü alternatifsizlik kuyusundan çıkarmak için ilk adımı atabilme cesaretini gösterdi ya gerisi boş.Camianın önde gelen isimlerinin denen zatların hiçte öyle önde geldikleri yok hatta tam tersine arkadan arkadan seyrediyorlar.Kimler bu muhteremler; geçmiş dönemlerin başkan adayları,yöneticileri.Rahmi Koç,Fikret Orman,Hasan Arat,büyük Beşiktaşlı diye gaz verilen ama hiç gaz yemeyen Tuncay Özilhan,Nevzat Demir,Cemil Kazancı.Liste uzar gider.Bir kulüpte işler bu kadar kötü giderken muhalefet denen kesimde bu kadar sessizlik hiç hayra alamet olmadığı gibi bu isimler için de sessizlik aslında gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasıdır.Demek ki yukarıda isimleri yazılan bayların hiçbiri bu kulübü yönetecek çapta değiller.Kulübün ihtiyacı olduğunda yönetime gelecek,sorumluluk alacak ve elini taşın altına koyacak yürek yok bu paşalarda.Geçen yıl 1 defa celallendiler,yemek yiyelim falan dediler ama onu bile beceremediler.Y.D.'in kasten kulübü yüksek borç altına sokması ve böylece kimseyi yönetime talip olamayacak hale getirme stratejisi bugüne işe yaradı.
Bu zor dönemde ,hele ki Y.D.'nin tribünleri bile bölmeyi başarıp kendisi aleyhinde bağıranları Çar$ı'nın yardım ve yataklığıyla sindireceği ve kendi deyimiyle "temizleyeceği" bir dönemde tek başına çıkıp aday olması az iş değildir.Kulübün paşazadeleri dut yemiş bülbüller gibi sırça köşklerinde keyif çatarken,kongreye 3 ay varken,Y.D. ve yardakçılarının her türlü kirli oyunlarına ve iftiralarına alet olacağını bile bile ben varım demek mangal gibi yürek ister.
Y.D. ve tayfası delege oyunlarına çoktan başlamışken,kulübün cebinden delegelere beleş Moskova seyahatleri verilirken,çıkıp o eleştirileri yapabilmek için ADAM olmak gerekir.Murat Aksu'nun adaylığını açıkladığı konuşması ADAMlığının da dosta düşmana ilanıdır.Bazılarının görüpte utanması gerekir.
Sayın Aksu,umarım kongreye muhalefetin tek adayı olarak gidersiniz yoksa Y.D. karşısında şansınız olmaz,üzgünüm.Tek şans Y.D. karşısında tek aday.Ve o adayın güçlü bir yönetim kadrosu kurması.Neleri yapmamanız ve nasıl adamlarla çalışmamanızı bu yönetim kuruluna bakarak kolayca anlayabilirsiniz.Kulübü Y.D. belasından kurtarmanız durumunda efsane başkanlar arasına şimdiden girmiş olursunuz.Bol şanslar.

14 Ekim 2009 Çarşamba

ÇAR$I YENİ SLOGAN : EMRET BA$KAN

Y.D.'in açıklaması daha soğumadan adamları dayanamadı,yukarıdaki açıklamayı yayınladı.Kısaca diyorlar ki "başkan ne derse biz onu yaparız". Anlaşılır,laf olur,söz olur diye çekindikleri de yok hani.Çünkü anlaşılsın istiyorlar,herkes anlasın diyorlar,mesaj vermiyorlar,direk söylüyorlar.Çünkü o anarşist ruh artık ruhunu başkana sattı,başkanın emrinde.
Bu haftadan sonra İnönü stadında çok daha vahim görüntüler yaşanacak.Başkan'ın adamları taraftara karşı.Eski deyimiyle "Çarşı Beşiktaş'a karşı".

13 Ekim 2009 Salı

MİNTAX BEŞİKTAŞ

''Son zamanlarda Beşiktaş'ın yanlış yönetildiğine dair ifadeler var. Bunlar yanlış ve yanlı açıklamalardır. Büyüklerimiz, aynı taraftar olaylarının kendi başlarına geldiğini unutmamalı. Ben bir karar verdim, bu tribünler temizlenecek. Bu tribünleri hep beraber temizleyeceğiz. Camiayı buna davet ediyorum'' diye buyurdu.
Sığ düşünce dünyasının,çapsızlığının göstergesinin bir örneği daha.Kendisi karar almış,temizleyecekmiş.Temizlemekten kasıt Denizli maçında 2 kupayı unutma pankartını açanlar değil herhalde.Diğerlerini temizleyecek,kalanlarla sakin sakin maç seyredecek.
Ne diyelim , MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET BABANIN CÜZDANINDA MEVCUTTUR.

11 Ekim 2009 Pazar

www.kartalhaber.com'un U DÖNÜŞÜ

Beşiktaş'ta kongre yaklaştıkça saf değiştirenler ortaya çıktı. Şimdiye kadar çoğunlukla Beşiktaş haberleri için kartalhaber.com'u takip ederdim ancak son 1 haftadır bu arkadaşlarda da bazı değişiklikler oldu.Demirören'e moral,tam destek gibi haberler imzasız yayınlandı.Ardından Hikmet Çetin'e şok,Hikmet Çetin vazgeçiyor haberleri çıktı.Bu imzasız haberlerin ne olduğu malumunuz.Eğer bir yayın organı haber kaynağını yazmıyorsa o haber kendisinin bir organından çıkmış demektir.
Piyasanın en bilinen Beşiktaş muhabiri İsmail Er zaten beşik gibi yazıyor,ne yazdığını kendisi anlıyorsa bize de anlatsın.
Daha kongreye 3 ay var,medya yine sallamaya ve sallanmaya başladı.Son 1-2 haftayı düşünemiyorum.Bakalım neler göreceğiz ilkeli!!! medyamızdan.

kartalhaber.com'a dönelim.Aferin arkadaşlar.Onurlu!!! mücadelenize devam edin.Erdoğan baba sizi de görür...

9 Ekim 2009 Cuma

FAMİLYA DÖ DEMİRÖREN - 2

2 resim arasında ne fark var bulun bakalım...

FAMİLYA DÖ DEMİRÖREN

Habertürk'te bugün Demirören ailesi hakkında çok güzel bir yazı yayınlandı.Geçmişten bugüne gelene kadar yapılanlar hakkında.Aslında okuyunca hiç şaşırmıyorsunuz,aile çizgisini hiç değiştirmiyor,aynı yolda devam ediyor.Okuyalım,öğrenelim,zaten yakından tanıdığımız bu aileyi biraz daha tanıyalım.

Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören’in, geçtiğimiz Salı günü Bugün gazetesinde bir röportajı yayınlandı. Röportajda, baba yüreğinin evladının yaşadığı olaylar karşısında sessiz kalamadığı vurgulanıyor, ilginç açıklamalara yer veriliyordu. Baba Demirören’in “Oğlumu üzeni ben de üzerim” manşeti ile verilen sözleri arasında, şu ifadeler bulunuyordu: “Bizim kadar Beşiktaşlı bir aile yok. Süleyman Seba döneminde (1981) kulübe 40 milyon dolar bağışta bulundum. Bunu bilenin sayısı çok azdır. Yıldırım kulübe 60 milyon TL verdi. Hem de geri alamayacağını düşünerek. Hiçbir zaman verdiklerimizi bu camianın önüne seçim kozu olarak sürmedik. Biz Beşiktaşlılığımızı parayla asla kıyaslamayan bir aileyiz.”
Aynı röportajı Vatan gazetesi aldı, ertesi gün çok daha çarpıcı bir başlıkla, “60 milyon TL’yi geri alamaz” manşetiyle sundu. İçerik aynıydı ama ilk gün yalanlanmayan röportaj, Demirören’in yıllardır spekülasyon konusu yapılan kulüpten alacaklı olduğu para ön plana çıkarılınca yalanlanıverdi.
Neyse biz dönelim esas konumuza.... Erdoğan Demirören’in önce sessiz kaldığı sonra yalanladığı sözleri üzerineufak çaplı bir araştırma yaptık. Gerçekten de dediği gibi kulübe para vermiş. 40 milyon dolar değil belki ama o zamanın parası ile 40 milyon TL. Ama acaba hangi şartlarda? Dediği gibi bağışta mı bulunmuş, karşılığında isteklerde mi bulunmuş? İşte konunun perde arkası:
-‘PASTAYI BAŞKAN OLAN YESİN’-
O yıllarda Rıza Kumruoğlu başkan, ama bırakmak istiyor. Kulüpten de 42 milyon TL alacaklı ve parasının ödenmesini talep ediyor. Süleyman Seba başkanlığa talip oluyor ancak maddi imkanları yetersiz. Erdoğan Bey devreye giriyor, “Ben seni finanse edeceğim, parayı vereceğim” diyor. Hem de karşılıksız! Ama bu sözleri tepki görüyor. Camiada “Davul Seba’da, tokmak Demirören’de mi olacak?” sesleri yükseliyor. Erdoğan Demirören açıklama yapmak zorunda kalıyor: “Ben bu parayı Beşiktaş’a veriyorum. Kim başkan olursa bu pastayı o yesin. Parayı başkan seçilene vereceğim.”
Bu gelişmelerin ardından Süleyman Seba yarıştan çekiliyor, Mehmet Üstünkaya başkan oluyor. Demirören de parayı yeni başkana veriyor. Buraya kadar her şey normal belki ama ilerleyen dönemde gelişmeler oluyor. Baba Demirören, “Ben parayı verdim. Bunun karşılığında forma reklamlarında benim şirketlerimin ismi yer almalı” şartını koşuyor.
Haklı da... Yönetim kabul ediyor ve Beşiktaş artık maçlara Demirören’in şirketleri olan Milangaz Likitgaz, Mutfakgaz, Güneşgaz, Ankara Pazarları, Arşimidis, İstanbul Umum Sigorta (fotoğrafları yanda) reklamları ile çıkmaya başlıyor.
Vermeyi taahhüt ettiği parayı zaman zaman aksamalarla da olsa 18 ayda ödüyor. Ardından bu kez de “Forma reklamları karşılığı bana fatura kesin” diye yeni bir istek geliyor.
-OĞLU DA REKLAM VEREBİLİR-
Yönetimde tartışmalar çıkıyor. Dönemin muhasip üyesi Faruk Pala, “Bu parayı bize hibe etti. Her yerde bunu söyledi. Ne faturası vereceğiz?” sözleriyle karşı çıkıyor. Tartışmalar bir süre devam ediyor. Ama Demirören’in ısrarcı olması üzerine dönemin başkanı Mehmet Üstünkaya bunalıyor, “Faturayı verin” diyerek olaya noktayı koyuyor.Bu olayı niye anlattık... Demirörenler’in Beşiktaş sevgisi acaba karşılıksız mıymış, yoksa belli bir bedeli var mıymış?Verilen paralar hibe mi edilmiş, yoksa günü gelince bir yolla tahsil mi edilmiş? Son bir not... Demirörenler’in Beşiktaş sevgisine saygı duyuyoruz. Camiada Baba Demirören’den 28 yıl sonra da oğlu Yıldırım Demirören’in kulüpten alacakları gündemde. Babası verdiği paranın karşılığını forma reklamları ile almışsa, aynı taktiği belki oğlu da uygular, Beşiktaş yıllardır sırtındaki bu en ciddi kamburdan kurtuluverir. Ne dersiniz?

7 Ekim 2009 Çarşamba

HİKMET ÇETİN

Son günlerde Ocak 2010 tarihinde yapılacak kongrede başkanlık için Hikmet Çetin adı telaffuz edilmeye başlandı.Hatta bugünkü gazetelerde Hikmet Çetin'in "Seba beni destekliyor" tarzı açıklamaları var.
Öncelikle Beşiktaş'ta başkanın değişmesi gerekliliği aşikar.Her ne kadar sevgili atalarımız "gelen gideni aratır" diye buyurmuşlarsa da , bu noktadan sonra gelenin Y.D.'i aratması söz konusu bile olamaz. Hikmet Çetin'e gelince,siyaset dünyasında son derece saygın bir isim.Siyasi kimliğinin ötesinde Afganistan'da yaptığı uluslararası görevde son derece başarılı oldu ve aynı zamanda uluslararası camiada da ismi duyuldu.Böyle bir ismin Beşiktaş'a başkan olması son derece sevindirici olur. Ancak Beşiktaş'ın içinde bulunduğu vahim ekonomik ve diğer şartlar gözönüne alındığında sadece Hikmet Çetin ismi yeterli gelmeyecektir.Beşiktaş'ı içinde bulunduğu buhran ortamından ne yaptığını bilen,kararlı ve gerektiğinde kulübe sıcak para desteği verebilecek bir yönetim çıkarabilir.Bu da sadece saygın bir başkanla değil,iyi bir ekiple olur.Yeni yönetimin birkaç koldan çalışması lazım.Mali konuları ele alacak olan ekip , kulübün gelir gider tablolarını çıkaracak(gelecek sezon ne gelir olacaksa,Y.D. hepsini bu seneden kırdırdı) ve gelecek yıllar için yeni gelir kaynakları ve mevcut gelirlerin artırılması çalışmalarını yapacak. Futboldan sorumlu olan ekip takımın yeniden planlanması , gelecek yıllar için her mevkide kimin oynayacağı , kimin gelip kimin gideceğinin belirlenmesi şart. Ancak yeni yönetim ciddi miktarda sıcak para desteğiyle gelmezse , kulübün bu durumdan kurtulmasının tek yolu küçülme olarak görülüyor. 1-2 sezon Beşiktaş takımı transfer yapmayacak ve altyapıdan gelen futbolcularla A takımını takviye edecek.Bu dönemde borçlar azaltılacak ve kulüp rahat nefes alacak.Başka yolu yok. Bu şuursuz transfer politikasıyla bizim Fenerbahçe ve Galatasaray'la yarışı sürdürecek halimiz yok.Tamam onlar da borç olarak Beşiktaş'tan aşağı kalır durumda değil ama kötü örnekler bizi bağlamaz. Kulübün sağlıklı politikalarla,UEFA kriterlerine uyacak şekilde yönetilmesi gerekiyor.Bunu da mevcut kafanın yapamayacağı , zaten yapamadığı ortada. Ayrıca futbol dışındaki spor dallarına da eğilmek,kafa yormak lazım. Buralarda da geçmiş yıllarda görev yapan ve fark yaratan yöneticiler olduğunu biliyoruz.
Tek temennimiz kulübümüzün aklı selim sahibi insanlarca yönetilmesi ve hakettiği saygınlığa yeniden kavuşması. Beşiktaş adı taraftar olaylarıyla,staddaki küfürlerle,saha kapatma cezalarıyla birlikte anılmamalı.Kulübü bu günlere getirenler bunun hesabını vermeli.

3 Ekim 2009 Cumartesi

SÜRÜ İNÖNÜ'DE...OTLAMASINLAR,BUNLAR ÇİMLERİ DE YER!!!

Siz o pankartın etrafında kümelenen güruh kimsiniz bilmiyorum ama çok ballı avantalarınız olduğu belli.İnsanoğlu'nun şerefini haysiyetini bu kadar ayaklar altına alabileceğini , Beşiktaş ruhuna bu kadar ihanet edilebileceği ender zamanlar olabilir.İşte dün akşam siz bize bunu gösterdiniz.Bu güruha iyi bakın arkadaşlar,bunlar ceplerine konan 3-5 kuruşa tamah eden,sırtını sıvazladınmı ayağından donunu bile alabileceğin adamlardır. Bunlar başkanın kurşun askerleridir,paralı hizmetkarlarıdır.Başkanları neyi emrederse hiç düşünmeden,hiç sorgulamadan onu yerine getirir.Bunlar satılmıştır.Bunlara acıyın ama merhamet göstermeyin.Bunlar ki Beşiktaş'ı satan adamlardır.Eminim o pankartı açmaları için cep harçlığına fit olmuşlardır.Hayata sadece kendi çıkarları ve ceplerine giren para gözüyle bakarlar.Ne düzgün özel hayatları vardır,ne de başarılı iş hayatları.Hiçbir baltaya sap olamamış adamlardır.Yıldırım Demirören gibi adamların lüks dolu,şaaşaalı ve pırıltılı hayatını,Beşiktaş'ı kendi oyuncağı olarak gören zihniyetinin devamını korumaya çalışan zavallı sürüsüdür bunlar. Bunları gördüğünüz yerde ezin geçin,bunlar ezilmeye alışıktır.Herkes basar ve üzerlerinden geçer.Ezin ki , onlara bu tip yerlerde kullanılma şansını vermeyin.Sefil hayatlarını onun bunun sırtından,beleş işlerden,bu tarz tetikçiliklerden sürdüreceklerine ezin gitsin.O pankartın yanında ve yakınında yer alan sizler , yazıklar olsun hepinize.

2 Ekim 2009 Cuma

ÇEŞME MUSTAFA DENİZLİ'Yİ BEKLİYOR


PROTESTOLARA ALIŞIK OLMAYAN YÖNETİM ARTIK ALIŞABİLİR

CL maçı hakkında ne yazayım diye düşündüm ,sonra yorumları okudum,zaten yazılması gerekenleri bir çok arkadaş yazmış.Kadro seçimini,Denizli'nin Türk futbolunda yeni rekora koşuşunu,3 büyükleri şampiyon yapan adam durumundan Şampiyonlar Ligi'nde puan alamayan adama dönüşmesini,vs.
Havaalanındaki tepkiye herkes televizyonlarda,radyolarda kibar yorumlar yapıyor.Sarhoşların işi,ölçüsüz,yakışıksız,falan filan.Peki karşınızdaki adamlar ölçülü mü?Karşınızdaki adamda akıl ve mantık var mı?Beşiktaş tarihinin en başarısız başkanı iken,kulübü göz göre göre iflasa sürüklerken hala ısrarla başkanlığa aday olabilme cesaretini ve yüzsüzlüğünü nasıl kendinde bulabiliyor?Beşiktaş başkanlığı makamına yakışıyor mu?Şimdiye kadar ne başardı ki yeni yönetimde neyi başaracak? Kongrede ne vaadedecek?Aziz Yıldırım 3 sene üst üste şampiyonluk sözüyle kazandı.Bizimki ne yapacak?5 sene üst üste şampiyonluk söz mü?Hadi sözü verdi,şampiyon olamadığı ilk sene istifa edecek karakteri gösterecek mi?
Tepkiler normaldir arkadaşlar.Birilerini kendine getirmek için bazen ölçüyü kaçırmak gereklidir.Kaldı ki tüm dünyada protestolar için yumurta kullanılır.Yanında arzuya göre domates te olabilir :) Bunlara alışacaklar.Daha geçen hafta protestolara alışık bir yönetim değiliz diyordu muhterem.Alış artık...Ya da daha iyisini yap,alışma,alışamadım de,istifa et.

GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM

Göbeğini kaşıyan adam terimi ilk defa Bekir Coşkun tarafından kullanılmıştır.Seçimlerden hemen önce.Yaşama savaşı veren ama hayattaki seçimlerini düşünerek değil duygusal olarak yapan,bu nedenle hep istismar edilmiş ve edilen ve edilecek olan halk yığınları için kullanmıştır.Bu anlamda Beşiktaş kongre üyelerini bu yığınlara benzetiyorum.Son genel kurulda hepsi göbeğini kaşıyan adam durumundaydılar.Düşünmediler,geleceği göremediler.Oysa bu başkan,bu yönetim daha önce neler yapabileceğini veya yapamayacağını açık açık göstermişti.Buna rağmen seçildi.Tüm dünyada seçimlerde temel bir unsur vardır,başarılı olan devam eder,başarısız olan gider.Demokrasinin temel kuralı budur.Oysa siz başarısız olanı ısrarla seçmeye devam ederseniz başınıza böyle işler gelmesi kaçınılmazdır.Beşiktaş kongre üyeleri bunu göremedi.Tüm yanlışlarını,transferleri,hatalı kararları,yatırımsızlığı,vizyonsuzluğu sineye çekti,görevi 1 dönem daha bu yönetime verdi.Sonuç belliydi.İşte eseriniz sayın kongre üyeleri.Bugün bu tabloya üzülmeye hiç hakkınız yok.Siz seçtiniz,siz oy verdiniz.

Şimdi merak ettiğim nokta acaba Ocak ayında göbeğinizi kaşımaya devam edecek misiniz? Göreceğiz...