25 Eylül 2009 Cuma

DEMİRÖREN'İN KONGRE AÇILIMI - ÜMRANİYE

Kongre yaklaştıkça başkan seçimi kazandıracak bomba çalışmalarını hızlandırdı.Geçen kongreyi yeni stadın maketiyle kazanan başkan yine aynı maketi kullanamaz,delegelerde bir yere kadar,onlar da insan,bu sefer yemezler,sanırım,,,umarım.Şimdi 2. maket açılımı haberi var,bu sefer Ümraniye açılımı.Fulya projesini Aşçıoğlu açılımına çeviren zihniyet yine iş başında,bu defa da Ümraniye'ye gözünü dikti.5 yıllık icraatında Beşiktaş'a gayrimenkul anlamında 1 karış toprak kazandıramayan,üstüne en değerli varlığını,kalbini,Fulya'yı tanıdık müteahhide peşkeş çekenler bu defa aynı hesapları Ümraniye için de yapmaya başlamışlar.Habere bakalım;


İşte Başkan'ın kongre kozu
Yıldırım Demirören ikinci Fulya Projesi için kolları sıvadı.


Başkan, arazisi değerlenen Ümraniye Tesisleri’nde yapılanmaya gidip, kulübe yüklü bir gelir kaynağı yaratmanın hesaplarını yapıyor.
Beşiktaş’ta yaklaşan 2010 Genel Kurulu öncesinde, Başkan Yıldırım Demirören bir yandan liste çalışmalarına hız verirken, diğer yandan da büyük bir proje için kolları sıvadı. Beşiktaş’ın Ümraniye Tesisleri için geleceğe yönelik büyük bir proje masaya yatırıldı. Kartal’ın tesislerinin yer aldığı 120 dönümlük arazi, bugün inşaat alanı olarak öne çıkıyor. Önce TOKİ’nin tesis çevresine Yeşil Vadi konaklarını dikmesi, daha sonra da özel bir site daha yapılması Ümraniye’nin değerini katladı. Ayrıca tesislerin çevresinde milyon dolarlarla ölçülen villaların yapılması, yönetimi harekete geçirdi. Futbol takımının tesislerinin taşınması için, Kumburgaz’da çeşitli yerler tespit edildi.
A takım ve altyapı için tesisler yapıldıktan sonra, Ümraniye’de yapılanmaya gidilecek.
Fulya’yı üçe katlayacakŞile Otobanı’nın üst tarafında kalan araziye otel, hastane, benzin istasyonu, tesislerin yer aldığı alana merkezleri, alışveriş merkezi, arka bölüme ise, özel villalar yapılacak. Beşiktaş’ın bu bölgeden elde edeceği gelirin, Fulya’yı üçe katlaması planlanıyor.

İşin iyi tarafı şunun şurasında kongreye 3 ay kaldı.Bu iş maketten öteye geçemez.Kötü tarafı ola ki tekrar seçilirse bu adam Ümraniye'yi satacak,ardından sıra Akaretler'e gelecek,orayı da satıp kulübün kapısına ya kilidi vurur ya da hiçbir geliri kalmadığı için satın alır,Demirören İdman Yurdu ve Jimnastik kulübü şeklinde devam eder.

KONGRE ÜYELERİ , UYANIN , UYANIK OLUN. GEÇEN DEFA YAPTIĞINIZ HATAYI BU SEFER YAPMAYIN. YAKINDA BAŞLAR YURT ÇAPINDA GEZİLER , ŞEHİR ŞEHİR GECELER. 3 YIL ÖNCE KONGREDEN 1 AY ÖNCE ANKARA'DA SHERATON'DA YAPILMIŞTI,ANKARA DIŞINDAN GELEN DELEGELERİN TÜM MASRAFLARINI KULÜP KARŞILAMIŞTI.BUNLARA KANMAYIN,1 GECEYE OYUNUZU SATMAYIN.SİZE DE HESAP SORAN BİRİLERİ ÇIKAR!!!!

BİRİ BAŞKANI UPDATE ETSİN

Dün gazeteler düşen haberde başkan aynen şöyle demişti : Protestolara alışık değiliz. Nasıl yani dedim kendi kendime,gözlerime inanamadım ,sabah mahmurluğuna verdim ama bu kadarla kalmamış , dahasını da söylemiş muhterem.Bakalım neler demiş ;


“Geçen yılın ilk yarısını 6’ncı bitirdiğimizde Kayserispor karşılaşmasında olduğu gibi ilginç protestolar oldu ama çifte kupa kazandık. Önemli olan inanmaktır. Biz yönetim ve teknik heyet olarak bu yıl daha başarılı olacağımıza yürekten inanıyoruz” dedi. Üç kulvarda mücadele ettiklerini ve yolun başında olduklarını belirten Demirören, şunları söyledi: “Ben, yönetimim ve futbolcularımız acımasız yorumları hak etmiyoruz. Yönetim olarak sevgi çemberinin bozulmasına asla izin vermeyeceğiz. Rakiplerimiz karşısında alacağımız sonuçlarla taraftarlarımızı coşturmaya devam edeceğiz. Protestolara alışık bir camia değiliz. Beşiktaş yönetimi olarak biz hep istikrardan yanayız. Denizli’nin arkasındayız Teknik direktörümüz Mustafa Denizli’nin kriz ortamını çözeceğini biliyoruz. Denizli ile istifa etsin diye anlaşmadık. Zaten geçmişte bakın istifa eden teknik adamların ardında istikrarsızlık yaşanmıştır. Denizli hocamızın her zaman arkasındayım. Kendisi takım hakkında geniş çaplı bir rapor hazırladığını belirtti. Şu anda CSKA Moskova ile önemli bir maçımız var. Bu karşılaşmada yeni sayfa açacağız.” Geri dönüşü olacak Transferlerin eleştirilmesinin doğru olmadığını sözlerine ekleyen Yıldırım Demirören, “Ernst’i aldık, inanılmaz eleştiriler oldu. Sonra taraftarların sevgilisi oldu. İsmail Köybaşı konusu da çok konuşuluyor. Şu anda İsmail Milli Takımda. Hocamızın istediği oyuncuları aldık. Yaptığımız her hareket SPK’ya bağlı olarak gerçekleştiriyoruz. Her kuruşun vergisi ödeniyor. Bu kadroda oyuncularımız aldıkları paranın fazlasını geri dönüşüm olarak gerçekleştirecektir.” Ocak ayında yapılacak kongre için çalışmalara başladığını açıklayan Demirören, taraftarlardan destek istedi, iyi günde olduğu gibi kötü günde de yanlarında olmalarını istedi.


Bu yönetime ve başkana yapılan protestoları yazmak için blog sayfaları yetmez. Bu adam herkesi kendi zeka düzeyinde mi sanıyor acaba?Ernst'i alınca inanılmaz eleştiriler olmuş.Ernst için kim ne eleştiri yapmıştı? Rüyada mısın , kafan iyi mi? Sevgi çemberinin bozulmasına izin vermezmiş. Ne sevgi çemberinden bahsediyor? Ben size sevgi çemberinin fotoğrafını göstereyim...


Demirören'in sevgi çemberi anlayışı olsa olsa budur,ondan daha ötesi de beklenemez zaten...

24 Eylül 2009 Perşembe

HOŞGELDİN FERİDUN DÜZAĞAÇ

Feridun Düzağaç'ın Radikal'de yayınlanan yazısını dikkatlerinize sunarım arkadaşlar. Kendisi yılın en bomba yazılarından birine imza atmıştır.Tebrik ederim...

Yazarınız yıllık hüznünü kullandığından...

Bu hafta ne desem boş. Ne yapsam da hedef saptırtsam kendime, kursağıma bir gecekondu hızı ile oturan hevesimi unutsam. Bahtsız bedeviyi çölde bekleyen kutup ayısı hesaabı sen gel yıllar sonra yeniden yazmaya başla ve lakin takımın havlu atsın henüz altıncı haftada. Ah. Editörüm der ki abartmadan 4 bin vuruşta sınırla yazını. 100 milyon kelam etsem anlatamam Beşiktaşlı’nın alın yazısını. Of.
***
Üç büyüklerin ‘altıda altı’ ile başladığı bir sezon yaşıyoruz. Bizimkisi puan cinsinden. Bereket bu hafta Ankaraspor’u 3-0 yeneceğiz ve gol atmış gibi görüneceğiz. Güzel Beşiktaş seyircisi ‘kader, kısmet, nasip, musalla taşı’ diye diye, ramazan ayında gol orucu tutan nurtopu gibi bir takımımız oldu maşallah. Dini bütün acılı arabesk bir camia olduk, dua ile şampiyon olmalar filan. Tövbe estaban kambiyasso derim ben. Elâleme kader, kısmet, Keyta bize lpg’li Ferrari ve som altından Tabata. Başkanımız ile ilgili son noktayı sağduyulu Beşiktaşlı koydu, tayin Antep’e çıktı. Bendeniz de başkanımızın eşi Revna Demirören hanımefendiye yalvarmak istiyorum zira biliyorum ki her başarılı erkeğin arkasında bisiklete binmiş bir talih kuşu ve her başarısız erkeğin arkasında kalbi kırık bir eş vardır. Denizli hocamız şampiyonluğu hanımefendiye ithaf etmişti gözleri dolu idi, benim de. Geçen sezon rakiplerden oldukça geriye düştüğümüz bir haftanın ardından Revna hanımefendinin gözlerinde ‘korkarım sizinle de olmayacak Mustafa Bey’ bakışlarını gördüğünü ve buna ne kadar üzüldüğünü anlatmıştı. Revna Hanım da yaşanan büyük sıkıntıların ardından gelen şampiyonluğa en çok da evin huzuru adına ne kadar sevindiğini paylaşmıştı. Derim ki ‘Hanımefendi sizin yuvanızın ve tüm Beşiktaş camiasının ebedi huzur ve mutluluğu için gereğini yapınız’’ Sonuç ne olursa olsun minnettarız.
***
İçişlerine karışmak tehlikelidir, bilirim. Haddimi aştıysam acıma, ‘Ben 28 hafta boyunca ne yazacam şimdi’ çaresizliğime veriniz. Çok bilen Süleyman Hurma Bey içişlerine karıştığını bildiği için İnönü’de yediği fırçaya ses edemedi. ‘Beşiktaş Fenerbahçe’den transfer ve yönetim dersi almıştır’ derseniz Mehmet Topuz olayını ima ile, kaçırırsanız kantarın topuzunu, alırsınız boyunuzun ölçüsünü. Reva mıdır, revadır. Haklı olmak küfür yemeye engel değil memlekette kendimden bilirim. Şimdi burada iğneyi başkasına, aşkın hançerini kendime batırıp taraftarımıza küçük bir sitem ediyorum: Bu gibi tepkileri o dillere destan pankart hatta punk-art’larınız ile verseniz de takımı strese sokmasanız. Biliyorum hiçbişey oynayamayan takıma hatta feci formsuz hocamıza gider yapmamak için neye sardıracağınızı bilemediniz ve yağmur yiyip üşüdünüz biliyorum. ‘Saçsız kral’ı alkışlayarak sadece, tepkinin hasını da koydunuz ama sorarım, neden hâlâ formamızı giyen bir futbolcu o yada bu şekilde ıslıklanıyor, biliniz ki siz ‘yeee-ter..’ diye bağırmaya başladığınız an zaten ‘alayına gidiyor’ ve anlaşılıyor her şey. Ayrıca gün gelecek yere göğe sığdıramayacaksınız Tabata’yı. ‘Şezlong yazarı fe ağbiniz’ yanılır da gelmiş geçmiş en iyi en faydalı yabancı, Aleks yanılmaz. Müstakbel Ali’miz, türksel ligimizin sevimli şeytanı ne buyurdu ‘’Türkiye’deki en iyi yabancı Tabata’dır’’ Rıdvan Dilmen’e ait lakabı paylaştım diye kızmayınız. Rıdvan hoca bir melek. Gözüm üstünde Pektemek.
***
Toplamı bir Gökhan Gönül etmeyen dört adet sağ bekimiz var. Golcümüz yok. Formsuz hocamız Ekrem’i orada da dener mi acep. Bu aralar en zor iş -hocamızın bu dağınıklığında- Ekrem Dağ olmak. Tavşan Ekrem Dağ’a küsmüş, Çeşmeli Mustafa sanki kendine. Yabancı hakkımızı düşmemeye oynayan toplama bir takıma yapar gibi kullanmaya devam ediyoruz. 11 harflik isminde tek sesli harf olan Barcelona’nın yeni transferi ‘Chygrynskiy’ gibiyiz! Futbola ve arma aşkıyla oynamaya yabancı olmayan tek yabancımız var, gerisi hikâye... Haldun Üstünel’i kiralasaydık İbrahim Kaş yerine. Haldun Bey demişken Keyta’yı tekvando ve boks takımında da kullanabilirler. Hakem İlker Meral, göremedi heral ama ben gördüm ve çaktım kırmızıyı. Feci halde Cim Bom yanlısı medyamız yazmaz ben ‘dışarıdan’ yazayım dedim. Uzun aradan sonra ilk yazıma içeriden destek veren tüm dostlara içten teşekkür eder, Demirkol’u çakır gözlerinden öperim. Rıdvan’ın Levent Erdoğan’ı kapaklayan yorumunu haftanın lafı, ‘Beşiktaş taraftar duasıyla şampiyon oldu’yu haftanın gafı kendimi de haftanın safı ilan ediyorum. Safinaz’ın Temel Reis’i sevdiği gibi severim seni...

23 Eylül 2009 Çarşamba

BAYRAM GELDİ,LEVENT ERDOĞAN BİZİ NİYE ÖPTÜ ?



Durup dururken değil ama kendisinden hiç beklenmeyen bir açıklama geldi Levent Bey'den. Ne demişti muhterem , hep birlikte hatırlayalım ;


"Mustafa hocanın derhal istifa etmesi gerekir. Sene başında kulüpten peşin aldığı 1.5 milyon avroyu da bırakması lazım. Aynı şekilde başkan Demirören'de bu işten vazgeçmeli. Sokağa çıkamaz hale geldik. Geçen sezon rakipler kaybetti, bizim dualarımız ve taraftarın desteğiyle şampiyon olduk. 6 maçta 12 puan kaybeden hocanın değerlendirmesini ben değil, kamuoyu yapsın.İbrahim Kaş'ı bedavaya gönderip, üstüne para verip geri alıyoruz. Fink diye adı sanı duyulmamış bir adam transfer ettik. Antep'e Tabata ve İsmail için 15 milyon avro ödedik. Yok böyle transferler"


Söylenmesi gereken çok şey var ama nereden başlayacağımı bilemiyorum.Sondan başlayalım , transferler hakkında söyledikleri doğru (Fink kısmı hariç) ama bu lafları biz edersek haklıyız çünkü yönetimde değiliz,yönetici değiliz.Ancak bunu yönetimden birinin söylemesi abesle iştigal.O zaman adama sorarlar,bu transferler yapılırken siz neredeydiniz Levent Bey diye.Durun cevap vermeyin,ben nerede olduğunuzu söyleyeyim.Siz o sırada yurt çapında düzenlenen şampiyonluk kutlamalarına katılıp ,gerim gerim geriliyordunuz.Ama Lale devri çabuk bitti.Başkan bu transferler için har vurup harman savururken kafanızı dolce vita'dan kaldırıp "ne oluyor yahu,kendindemisin başkan" diye sorma cesaretini kimse bulamamıştı.Şimdi işler kötü gitmeye başlayıp kongre yaklaşınca gemiyi terk etme çalışmaları başladı.Olmadı Levent bey , size yakışmadı diyeceğim ama dilim varmıyor çünkü bu hareket size yakışıyor.Beşiktaşlı olmanın erdeminden zerre kadar haberi olmayan sizler,hele ki sorumlu yönetici olmanın ağırlığını taşıyacak ne çapta ne de o bilinçtesiniz.Sizden erdemli hareket beklemek zaten hayal.


Gelelim Denizli konusuna.Adam geçen sene 2 kupa kazandırmış,siz parayı iade etsin diyorsunuz.Bunun örneği dünyada yok.O aldığı paralar helaldir hocaya.Sözleşme yaparken düşünecektiniz.Ayrıca bu işler sizin dualarınızla oluyorsa size helal olsun,nefesiniz kuvvetliymiş.Peki bu yıl dua etmiyormusunuz?Yoksa tutmuyor mu?

Peki sayın Erdoğan siz söyleyin , siz o koltuğa yakışıyormusunuz?Beşiktaş'ın Asbaşkanlık koltuğunu işgal ediyorsunuz ama haliniz tavrınız o saygınlığa çok uzak.Ülkemizde sıkça rastladığımız koltuğa yapışmış yönetici tiplemesinin şu aralar en güzel örneğisiniz.İstifanın ne kadar erdemli bir davranış olduğunu biliyormusunuz? Peki size ne kadar çok yakışacağının farkındamısınız?

20 Eylül 2009 Pazar

BEN DEMİŞTİM!!!!!

Aslında bunu yazmaktan hiç hoşlanmıyorum ama yinede yazacağım.Ben demiştim.8 Eylül tarihli KEHANET başlıklı yazımda Spaletti'nin başkanın seçimde kozu olacağını,Denizli'nin yerine,eğer Zico'dan boşalan CSKA Moskova teknik direktörlüğüne getirilmezse, Beşiktaş'a geleceğini,ayrıca dünkü yazımda hoca adayları arasında Avram Grant'in olabileceğini yazmıştım.Aşağıdaki yazı www.kartalhaber.com dan.

http://www.kartalhaber.com/haber/13029137/yonetimin-b-plani8217nda-grant-ve-spalletti-var-.html

Daha kesinleşen hiçbir şey yok tabi ama isimler havada uçuşmaya başladı.Ben hala Spaletti'de ısrarcıyım ama henüz değil.Aralık ayı gibi veya Ocak'ta kongrede açıklayacak.Hadef belli,1 dönem daha seçilebilmek.Ve seçildikten sonra yine kötü bir gidiş olursa değil Spaletti,Mourinho olsa harcar bu başkan.Futbol bilgisi Aziz Yıldırım düzeyinde çünkü.Ama Aziz Yıldırım bile öğrenmeye başladı futbolu.Bizimki daha öğrenmeye başladığına dair en ufak bir ışık vermiyor.Evinde Football Manager oynasa birkaç şey öğrenir ama nerede...

19 Eylül 2009 Cumartesi

BARİ BU DEFA...

Aslında herşeyi geçen sezonun sonunda Mustafa Denizli söylemişti.Yoruldum,heyecanımı kaybettim demişti.Ama bizim büyük!!!! başkan hırs yaptı,Çeşme'ye hocanın ayağına gitti dil döktü olmadı,sonrasında problermleri çözmek için bildiği tek yol olan parayı döktü ve hocaın ücretini 2,5 katına çıkararak ikna etti.Paranın cazibesine kapılan Denizli gönülsüz evet dedi demesine ama gönülsüzdü.Para da bir yere kadar,adam gelmiş 60 yaşına.Nitekim ligin 6. haftasında patladık.Bugün Pazar,bayramın 1. günü.Bayram zaten zehir oldu da neyse.Hocayla başkan görüşecek.Muhtemelen Denizli istifa edecek,başkan kabul etmeyecek.Neler olacak hep birlikte göreceğiz.
Dünkü maçın ardından uzun zamandır can çekişen Yıldırım Demirören yönetimi bitmiştir.Artık bu kulübe bu başkandan en ufak hayır gelmez.Yapacağı tek hayır kulübü sağ salim seçime götürmek ve yeni başkana teslim etmektir.Tabi kulübün kendisine olan borçlarını da silmesi erdemli bir davranış olacaktır ama Demirören bu kadar erdem sahibimidir tartışılır.Dün akşam maçtan sonra ne işe yaradığını hep sorguladığım Levent Erdoğan bile istifa çağrısı yaparak beni şaşırtmıştır.Başkan paralı askerlerini de kaybetmeye başladı.İnat edip yeni askerler bulmaz umarım.
Diğer tarafta hemen yeni hoca adaylarının adı yazılmaya başlandı.İlk aday tabii ki Lucescu.Artık bu konuyu her yıl 1 kere önümüze gelmeye başladı ve sıktı diyeceğim ama onun da ötesine geçti.Şu ana kadar yazılan adaylar ; Lucescu,Samet Aybaba,Ersun Yanal,Paul Le Guen.Kıymetli Türk basını yeni isimler sallamak için zahmet etmesin,onlara yardımcı olayım.Bunlar da benden ; Şenol Güneş,John Benjamin Toshack,Ottmar Hitzfeld,Michael Skibbe(olmaz demeyin ,bence Levent Erdoğan Skibbe'yi önerebilir.Futbol bilgisi bu seviyede çünkü),Jacques Santini,Martin Jol,Louiz Fernandez,Miroslav Blazevic,Berti Vogst,Slaven Bilic(bu isme dikkat,kesin çıkacak!!!),Hector Cuper,Ronald Koeman(Hollandalı olması nedeniyle adı geçecektir),Avram Grant,Sven Goran Ericksson,Rinus Michels(2005'te öldü ama yönetimden biri Rijkaard'ın vatandaşı diyerek önerebilir).

Herşeyin ötesinde birilerinin Yıldırım Demirören'e durumu anlatması lazım.Beşiktaş'ı çok seviyor olabilir ama başkanlık onun işi değil.O koltukta kaldığı hergün kulübü geriye götürüyor.Maddi açıdan zarar veriyor.Kulübün değerleri yok oluyor.Bilmiyorum,babası,eşi(lütfen Revna Hanım),çocukları,golf arkadaşları,birileri olmalı...

18 Eylül 2009 Cuma

OLMADI ERTEM!!!

Inter-Barcelona maçının spikeri Ertem Şener'den daha etkileyici bir performans beklerken Ertem beni şaşırttı.Maalesef ilk yarıyı 5 dakikası hariç izleyemedim,yine de Ertem normal seviyesinin çok altındaydı.Sadece Wesley Sneijder'in 7 yaşında Ajax'ta keşfedildiğini,lakabının "yaprak" olduğunu ve en sevdiği dizinin "Prison Break" olduğunu öğrenebildik.Halbuki benim beklentim ; en sevdiği yemek "pastırmalı kuru fasülye" çünkü Amsterdam'da komşusu Kayseri'li bir Türk aileymiş tarzı daha derin bilgiler :)
Bu arada aldığım 2-3 mail'den anladığım kadarıyla bu arkadaşlara sadece ben kafayı takmamışım.Meğer meraklıları çokmuş.Mesela ekşi sözlükte Ertem Şener hakkında yazılanlar ;
Bir başka sitede ise Ertem'den inciler var ;

Fenerbahçe'nin Arsenal karşısında aldığı 5-2'lik mağlubiyetin yankıları sürüyor. Saracoğlu'ndaki maçı ekranlara getiren star Televizyonu'nda mücadelenin spikeri Ertem Şener de bu yankıların içinde yer alıyor. Ertem Şener'in dünkü maçta bazı futbolseverleri güldüren, bazılarını ise hararetlendiren ilginç yorumlarından akılda kalanlar şu şekilde;
Sheyi Emmanuel Adebayor ne yapıyor?
10. dakika da gelen Arsenal golünün ardından Ertem Şener'in yorumu.
Arsene Wenger'in 19 ayarlık golcüsü!
Ertem Şeneriin Arsenal'in ikinci golünü atan Walcott için yaptığı benzetme.
Ohh be ohh diyesi geliyor insanın
Fenerbahçe'nin ilk golünün ardından Ertem Şener sevincini dile getiriyor.
Ataklar fokurdamaya başladı!
Ertem Şener, ilk yarının sonlarına doğru rakip kaleye yüklenen Fenerbahçe'nin atak oyununu anlatıyor.
Yeğen Song attı golü, buz adam sevinmiyor!
Ertem Şener, Trabzonsporlu Song'un kuzeni Alexandre Song'un golüne teknik direktör Arsene Wenger'in sevinmediğini dile getirirken...
Düşünce yorgunluğuna düştü Aragones!
1-4'lük skorun ardından Ertem Şener Fenerbahçe teknik direktörü Luis Aragones'in durumunu anlatıyor.
Daha çok bağırmak isterdik ama sesimiz soluğumuz derinlerde kesiliyor.
Ertem Şener'in Fenerbahçe'nin ikinci golünün ardından sonra yaptığı yorum.
Ramsey Arsene Wenger'in yeni prensi , o da attı o da attı!!!
Ertem Şener'in Arsenal'in 5. golünün ardından yaptığı yorum.
Son dakikalar
90+4 durum 2-4 ama onlar artı 5 istiyor.
Sabri Ugan'ı da boş geçmemek lazım ama son zamanlarda ondan pek fazla maç dinleme zevkine varamadık.Sorun değil,Ertem ve Emre varken kimseyi aramayız.

16 Eylül 2009 Çarşamba

MAÇIN ADAMI : EMRE TİLEV

Zaten dün akşamki maçın tadı tuzu yoktu,üstüne Emre Tilev'in abartılı anlatımı gelince iyiden iyiye sıkıcı bir hal aldı.Star'ın spikerleri anlamadığım bir şekilde maçları abartarak anlatma derdindeler.
Adam 15. dakikada skoru söyleyecek,Beşiktaş-0 , Manchester United dünya devi-0 dedi.Böyle bir anlatım var mı? Ernst topu her alışında Alman Ernst,göbek adı mı Alman,Fabian değilmiydi o? karıştırdım. 70. dakika civarında ManU gol kaçırdı.Sir Alex kenarda çok sinirlendi,bizimkinin anlatımı şöyle oldu"bu kadar yıldır maç anlatırım,Sir Alex Ferguson'u hiç bu kadar aciz görememiştim sayın seyirciler". Adam aciz falan değildi,gol kaçırdıkları için çok sinirlendi o kadar. O aciz adam maçtan 3 puanı alıp gitti sonra.
Esas bomba bu akşam. Inter-Barcelona maçını Ertem Şener anlatacak.Ertem Barcelona fanatiğidir,Mourinho'dan da pek hazetmez,ukala ve kibirli bulur.Akşam artık maçı Dede Korkut destanı kıvamında anlatır.Futbolcular hakkında gereksiz ve anlamsız detaylar verir.Maçtan önceki gece süt içmeden uyumaz,uğur olsun diye annesinin başının üstünde ekmek ufalar sonra etrafında 3 kere döner tarzı.Bu arada maç gidiyor,arkadaş farkında değil.Ne yapalım,seviyoruz futbolu,başa gelen çekilir.Şifreli kanalda yayınlanmasın da,Star eziyetine razıyız.

YİNE BİZE HÜSRAN

Yılın ilk CL maçının ardından yorumlara göz gezdirdim.Doğal olarak herkes kendi gözlüğünden bakmış ve herkesin bakış açısı farklı.Sevenler,sevmeyenler,beğenenler,beğenmeyenler.Bunlar doğal,olacak tabi.Ama bir kurumda olmaması gereken şeyler var,onlar baba gibi yerlerinde duruyor.Neyse saha dışı gerçeklerine bu yazıda girmeyelim,maça gelelim.
Galatasaray'ın olduğu gibi beklenmedik derecede durağan bir ManU vardı sahada.Aslında 2 maçta bu 2 takımı yenmek ancak bu kadar mümkün olabilirdi.Yine de ManU kötü bile görünse oyunun her dakikasında her bölge kontrolü altındaydı.Kendini bilen bir ağırlıkla oynadı ilk yarı. Belli ki seyirci faktörü ve 2 yıl önceli Liverpool galibiyeti Sir Alex'i biraz düşündürmüş.Baktı ki herşey kontrol altında , 2. yarıda yaptı hücum hamlesini , Berbatov ve Owen oyuna girdi. Sonrasında biraz tempo yapınca golü buldular,daha da zorlamadılar. Gelelim bizim çocuklara ; bence artık Hakan'ın daha fazla oynaması lazım.Oynadıkça ısınıyor.Defansta Ferrari oldukça iyiydi,pek top kaçırmadı.Sanırım Fink sezon ortasında Delgado gelince gönderilecek. Şampiyonlar ligi maçında bile oynamazsa bir Alman ön libero ne zaman oynar? Ernst her zamanki gibi görevini yaptı. Ekrem'i ortanın ortasında oynatmak ancak Mustafa Denizli gibi şapkadan tavşan çıkaranlardan beklenir.Ama yazık,Ekrem kanatta çok daha etkili oluyor.Serdar Özkan'a giderek ısınmaya başladım.Oynamaya devam ederse birşeyler olacak gibi.Tabata için bu maç biraz büyük geldi. 2 hafta önce Antep'te oynarken dün ManU karşısına çıkmak yaramamış.Kendisinden beklenti çok büyük.Eminim farkındadır ama bu beklentiye tepkisi çok önemli.Strese girerse yapacağını da yapamaz,işte o zaman patlar!! 8 milyon da bize patlar. Holosko hakkında daha önce de aynı şeyleri yazmıştım.Ondan beklenen Beşiktaş'ta patlama yapması ve Avrupa'ya 10 milyon € civarına satılmasıydı.O da patlama yapamayanlardan,bu gidişle elde patlayacak!! Kabul Nobre çok koşuyor,mücadele ediyor falan ama şutu yok.
Gelelim Bobo meselesine.Birinin çıkıp bu işin içyüzünü anlatması lazım.Bobo kaybedilecek bir oyuncu değil.Adını ilk 11'de göremedi diye çekip gidecek oyuncu da değil.Denizli zamanında defalarca yedek kaldı.Bu işte başka bir iş var.Bunun açıklanması lazım.
Sonuçta yenilmemize rağmen genel olarak herkes başabaş oyundan memnun kaldı,bu sebeple kimse ses çıkarmıyor.Ama haftasonunda İnönü'de Kayseri maçı var.Bu maçtan galibiyet dışında bir sonuç alınırsa kıyamet kopar,zaten kopmalı!!!

15 Eylül 2009 Salı

BEŞİKTAŞ JK VS. MANCHESTER UNITED

Bugün büyük gün.ManU gibi bir devi konuk ediyoruz.Bırakalım haftasonunu,bırakalım Galatasaray maçını.Mustafa Denizli tartışmalarını,necip Türk basınında çıkan yeni hoca arayışlarını,balonları,asparagasları,hepsini bırakalım bugün.Öncelikle Şampiyonlar Ligi'nde oynamanın tadına varalım.ManU gibi bir ekiple oynayacağız.Herşeyi stadın dışında bırakalım,sadece takımımızı destekleyelim.Bu maçta alınacak iyi bir sonuç takımı ayağa kaldırır,hatta koşturur bile.Diğer konuları yarına bırakalım.Bu akşam İnönü'de,saat 21:45'te. Tüm Türkiye seninle.Haydi Kara Kartal!!!

12 Eylül 2009 Cumartesi

SULTAN SÜLEYMAN

Derbinin sabahında necip Türk basınında haberler ardı ardına gelmeye başladı,Denizli'nin suyu ısındı,yönetimde ağır eleştiriler falan filan.Eleştirenler futbol bilgisiyle hepimizin takdirini kazanmış,saygın kişiler,desem de inanmayın.Yönetim kurulu işte,ne kadar kabiliyetli ve ne kadar ilkeli insanlar olduklarını hepimiz biliyoruz.Futboldan ne kadar anladıkları da dün gece ortadaydı.Mesela Levent Erdoğan,mesela Ertunç Soğancıoğlu,mesela Şeref Nasır.Bu mümtaz şahsiyetlerden 1 tanesi bile elbirliğiyle uçuruma götürdükleri kulübün yönetiminden istifa edebilecek kadar şerefli bir davranış sergileyecek yüreği gösteremedi.Başkana değil uyarı,en ufacık mesaj veremedi.Beyzadeler yapıştılar koltuklarına,benden sonra tufan diyorlar.
Ve başkan.Akşam maç öncesinde yukarıdaki anlamsız kareleri gösterdi yine.Maç sonunda ise bildiğimiz asık suratıyla arka kapıdan kaçarcasına uzaklaştı.Ondan da onurlu bir davranış beklemek hayal olacak tabi.Beşiktaş oyuncağı ya paşanın.Parasıyla değil mi kardeşim havasında.

Ama unutma başkan,Sultan Süleyman'a kalmadı bu dünya derler.Bu kulüp senin değil,sana emanet.Ve sen o kutsal emanete ihanet ettikçe daha çok kaçarsın.Ve birgün öyle bir hale geleceksin ki insan içine çıkamayacaksın.Çıkma,ne halin varsa gör,görmeyelim o yüzünü.Ama kulübümüzü bırak artık,düş yakamızdan.Yeter!!!

TAVŞAN NEREDE?

Boşuna aramayın çünkü bu sefer şapkada tavşan yok.Bu gece Ali Sami Yen'de şapkadan tavşan çıkacak gibi olsaydı bu kadroyu tavşan kesmez,fil çıkması gerekirdi.
Şampiyonluk ve Türkiye kupasından sonra Türkiye çapında yapılan onlarca kutlama geceleriyle tatlı hayata dalan yönetim bu gece uyanmıştır sanırım ama biraz geç oldu.Ve yine sokağa atılan 25 milyon €'cuk Beşiktaş parası.Şampiyonluktan sonra yeni sezon için nazlanan Denizli zaten mesajını vermişti,"yoruldum,konsantrasyonumu kaybettim" demişti.Adam kendini biliyor tabi.Ama ayağına gidip yalvar yakar olup ücretini de 2,5 katına çıkarırsanız ister istemez aklını çelersiniz.Ama kaybolan konsantrasyon parayla pulla yerine gelmiyor.Nitekim hoca hala hayal aleminde.Belli ki kafası Çeşme'deki yazlığında kalmış.Şu anda Çeşme'de hava efil efildir tadında romantik bir hocamız var.
Çıkardığı 11'i tartışmak bile abes.Aylardır sakat olan Rüştü,Yusuf ve Ekrem oynuyor.Yusuf sol açık,Ekrem ön libero,İbrahim Kaş sağ bek.Beşiktaş'ın gol atacak oyuncularının tamamı kulübede.Bu sezon siftahı olmayan Nihat tek forvet ama kornerleri Nihat kullanıyor.Peki golü kim atacak? Bu sezonun en kötü Galatasaray'ını yakalamışsın,bari yenilme.Rijkaard cin gibi hoca,oyunun içinde,müdahaleleri yerli yerinde.Bizim hoca yüzünde soğuk ve yüzeysel bir gülümseme,ama içinin öyle olmadığı aşikar.Sanırım içinde pişmanlık,"burada ne işim var,tekne Çeşme'de demirli"... 8 milyon € vermişiz,Tabata ilk maçta takımı kurtaracak,keşke o kadar kolay olsa.Futbolda bu kadar kolay formül yok,8 milyon €'yu harcayana derbide 3 puanı kafadan vermiyorlar.
Ve tabi Başkan...Ona edeceğim tek laf herşeyi hakettiğidir.Anlayana...
Ve hakeme...Bir kaleci cezaalanı dışında topa elle müdahale ederse cezası bellidir.Bunu veremeyen hakemler nedense hep bizi buluyor,ne kadar şanslı bir takımız.

Şimdi biraz da önümüze bakalım.Salı günü Manchester United maçı var ki zaten bu maçı Manchester'in alması sürpriz olmaz.Kayseri ve Ankaraspor maçlarının ardından 2 Şampiyonlar Ligi deplasmanı.Eğer bu 2 deplasmandan da yenilgiyle gelirsek Mustafa Denizli teknesine umduğundan daha çabuk kavuşabilir.O kurtulur da biz bu başkandan nasıl kurtuluruz?Allah büyük,haftaya Kadir gecesi var,dua edelim.

BAŞKAN'A

11 Eylül 2009 Cuma

MELİH GÖKÇEK VE MAHDUMLARI

Melih Gökçek Ankara'nın en büyük talihsizliğidir.Şehrin her yerini kendi kafasına göre değiştiren,projeleri uzmanlara danışarak değil kendi keyfine göre yapan,projeleri öyle ki geri dönüşü mümkün olmayan(bakınız Cinnah Caddesi),sanatın içine tüküren(bakınız eskiden Kuğulu Park'ta duran balerin heykeli) gibi,bu ve buna benzer yüzlerce icraatını sayabiliriz.Geçtiğimiz yerel seçimlerde 4. defa Büyükşehir belediye başkanı seçilmiş ve burada 20. yılı garantilemiştir.Ama AKP içinde seçilme süreci biraz sorunlu olmuş ve son anda yırtmıştır.Bunun son dönemi olduğunun bilinciyle 1 dönem daha seçilebilmek için şimdiden alternatif yollar arıyor.Sanıyor ki Ankaragücü'nü ele geçirip 1-2 yıl içinde şampiyonluğa oynar hale getirirse,hele hele geçen yıl olduğu gibi herkesin kötü olduğu bir yıl bulabilirse şampiyon bile yapabilir ve Ankara'da toplayacağı sempati ile 1 dönem daha seçilebilir.Bunun ilk adımı Ankaragücü'nü ele geçirmek.Kendi kurduğu takım Ankara Büyükşehir Belediyespor iyi kötü Süper Lig'e tutundu ama seyircisi yok,kimse sallamıyor.Ankaragücü'nün fanatik bir seyirci kitlesi var ,hem de köklü bir kulüp,bu sene 100. yılı.Herşeyde Melih Bey başkan olamaz tabi,bu iş için bir başkana ihtiyaç var,o da hazır elinin altında,2 mahdumunda bir tanesi Ahmet.Ankaragücü yönetimi zaten yorulmuş,bıkmış,kaçacak yer arayan bir yönetim,anlaştılar oldu bitti.Ama Futbol Federasyonu sorun çıkardı.Neymiş,Ahmet aynı zamanda Ankaraspor'un(eski Büyükşehir Belediyespor) futbol şube sorumlusuymuş.Oysa onun da cevabını verdiler.Efendim Ahmetcik'in orada resmi görevi yokmuş,fahri olarak çalışmış.Ama TFF yemedi,Ankaraspor'un bu haftaki maçını erteledi.
Yıllardır Ankara'yı her türlü hukuksuzlukla yöneten Melih Gökçek futbolda da aynı tavrını sürdürünce kayaya tosladı.Zamanı gelmişti zaten.Birilerinin bu zata dur demesi lazım.Umarım TFF'nin gücü yeter.O da olmazsa Ankara halkı gibi futbolumuz da Allah'a emanet demektir.

10 Eylül 2009 Perşembe

SOMEBODY STOP ME!!!


Jim Carrey'in unutulmaz filmi Maske'yi hatırlarsınız.Yolda bulduğu maske sayesinde doğaüstü güçlere kavuşan sıradan birisinin hikayesini komik bir şekilde anlatır.Ve filmin unutulmaz repliğidir "Somebody stop me" yani "biri beni durdursun"
Signor Terim acaba böyle düşünüyor mu? Çünkü gerçekten artık bu karizma kaygılı ifadeler,kabadayılık nöbetleri,agresif tavırlar herkesi sıktı.Saha kenarında gergin yüz ifadesi,sürekli hakemleri azarlamalar vs. Tamam Türkiye'de hakemler pek ses çıkaramazdı ama Avrupa'lı yemiyor bu ilkel tavırları. Hadi futbol adına bu hareketleri sineye çekelim desek , ortada futbol da yok.Elde ne kaldı?Bu ifadeler. Hayır eminim sahaya dışarıdan bakan mesela bir Hollandalıya bu hareketler komik geliyordur.Çatık kaşlar,bağırışlar,azarlamalar.Karşısında birçoğu yıldız kıvamında çok iyi futbolcular var.Arda,Tuncay,Hamit,Nihat.Acaba bu arkadaşlar ne düşünüyor? Keşke söyleseler.
Sonuçta futbolda her sonuç var ama 2010 Dünya Kupası bizim için Kaf Dağı'nın arkasında.Bu gruptan çıkamamak gerçekten büyük başarısızlık.Artık kamuoyu Fatih Terim'den uygar bir hareket bekliyor.Gerekeni yapalım Hocam...

9 Eylül 2009 Çarşamba

BAŞKAN ADAYLARI

Ocak 2010'da yapılacak olan kongre Beşiktaş'ın geleceği için belki de tarihindeki en önemli kongre.Delegeler bu kongrede ne kadar sağduyulu olduklarını belli edecekler.Yıldırım Demirören geçen kongreyi stad maketiyle kazanmıştı ve zaman ne kadar çabuk geçiyor ki stad hala maket!!!Bakalım 2. defa şapkadan tavşan çıkarabilecek mi?
Kulüp bu kadar kötü yönetilirken ilginçtir ,muhalafet ölüm sessizliğinde.Aylar önce yemek yiyecekleri duyurulan "önde gelenler"(bu da ne demekse,nereden geliyoruz da bu adamlar önde geliyor veya önde geliyorlarsa şimdi neredeler de göremiyoruz) bu aralar sanki sözbirliği etmişçesine tek kelime etmiyorlar,hatta hiçbirinin hakkında başka konularda bile haber çıkmıyor.Bu sessizliği hayra yoralım ve hazırlık yapıyorlar diye ümit edelim.
Adaylık için ismi ilk geçen ise Murat Aksu. 1. Demirören döneminin 2. Başkanı,başkanın eski çalışma arkadaşı.Ramazan bayramından sonra adaylığını açıklayacağı söyleniyor ama kongrenin kapısında görmeden inanmamak lazım.Ama birilerinin başkanlığa niyet etmesi hiç yoktan iyidir.
Bu arada büyük başkan Demirören'de boş durmuyormuş.Kongre için çok güçlü bir yönetim oluşturmak için kolları sıvamış.Bu güçlü denen yönetim için aklına gelen ilk aday Celal Kolot,başkanın çocukluk arkadaşı,Tigana zamanı hem hocayla hem de başkanla ters düşen kişi. Görev yaptığı yönetimde kulübe 2 milyon euro vererek futbol şube sorumluluğunu satın alan ,pardon futbol şube sorumluluğuna getirilen zat.İstifa edince yatırdığı parayı geri almışmıydı hatırlamıyorum.Peki bu kongrede aynı pozisyonun bedeli ne kadar acaba?Borç arttığı için bence 5 milyondan aşağı olmaması lazım!!!
Kulübümüzün bu kadar dejenere edildiği bir dönem hatırlamıyorum arkadaşlar.Yönetim kurulu koltuklarının satıldığı bir dönem hiç olmamıştı.Celal Kolot ismi başlangıç.Yurtiçinden yönetime girmek için para verecek isimler illa ki mevcut ancak benim beklentim daha çok para verebilecek ve daha büyük ses getirecek isimler.
Kim olabilir?
1.Mübariz Mansimov-Azeri asıllı Rus işadamı.Abramovich'in Türkiye versiyonu.Armatör.Beşiktaşlı olduğu biliniyor.Kongre üyesi de yapıldı.Yönetime girme isteğini geçen yıl belirtmişti.Bence gözü başkanlıkta ama bekleyebilir.Veya ,daha büyük ihtimal,çok akıllı bir işadamı. 1 dönem daha Yıldırım Demirören'e katlanır.Borç bugün itibatıyla 153 milyon $. Borç 250 milyonu geçince bastırır parayı,geçer kulübün başına.Bence bu daha büyük ihtimal.
2.Telman İsmailov-Azeri asıllı Rus işadamı.Abramovich'in yakın arkadaşı.Antalya'da açılan Mardan Palace Otel'in sahibi.İstanbul aşığı.Çok bomba bir isim olur,takip edin.
Ocak'ta Yıldırım Demirören'in kazanması artık maketle falan olmaz.Bu sefer daha somut şeylerden konuşmak isteyecek.Dünya çapında bir hoca ve yönetimdeki bu tarz isimler gibi mesela.
Ama beni üzen kulübün bu yönetimle ve yönetim tarzıyla giderek Manchester City tarzına bürünmesi.Oysa tüm Beşiktaşlılar kulübün City değil Manchester United gibi kurumsal bir yapı haline gelmesini istiyor.Demirören bu yönetim şekliyle paralı Arap şeyhlerinin kötü bir taklidi gibi.Neden kötü taklit diyorum?Çünkü elin arabı parayı harcıyor ama karşılığında Robinho,Tevez ve Adebayor'u alıyor.Bizimki parayı harcıyor,karşılığında aldıkları ortada...
Beşiktaş delegeleri bu kongrenin öneminin umarım farkındalardır.Onlara bunu anlatmamız lazım arkadaşlar!!!

8 Eylül 2009 Salı

KEHANET

123golyetmez.blogspot.com adlı blog'da yaptığım bir yorum yüzünden çok sayıda mail aldım.Genelde herkes benzer şeyler düşünmekle birlikte bu kadar netleştiren pek olmamış.Ne yazmışım bakalım ;

"Eğer bir futbol mucizesi olmaz veya Mustafa Denizli yine bir sihirbazlık yapmazsa ,bence kötü senaryo gerçekleşecek.Bu durum muhtemelen hocanın Beşiktaş'taki kariyerini bitirecek.Başkan herzamanki gibi hocayı göndererek suçu ona yıkacak ve kendini sıyıracak.Ocak'taki kongrede stad projesi 2. defa yer mi,bence yemez.Bu defa tekrar hoca kozu devreye girecek.Roma'dan ayrılan ve halen boşta olan Spaletti eğer Zico'nun yerine Moskova'ya gitmezse Ocak ayında Beşiktaş'tadır.Tabi yanında İtalya'dan 2-3 transfer ve 15 milyon euro civarında fatura ile gelir.Hele hele yaz transfer düşünemiyorum düşünemiyorum.Menajerlere yine gün doğar,1-2 menajer köşeyi döner.Hayırlı olsun."

Bu yazıyı yazalı 4 gün oldu ve bu konuda yeni bir gelişme yok.Hatta Ankara'da oynanan Gençlerbirliği maçına giden bir arkadaşımdan dinlediğim bir olayla bu sürecin daha da hızlı olabileceğini düşünüyorum.O maçta arkadaşım Beşiktaş yedek kulübesine yakın bir yerde ve ilk sırada oturuyor.Denizli ,Serdar Özkan'ı ısınmaya gönderiyor ve Serdar Özkan bayağı koştuktan sonra oyuna girmiyor,3 farklı oyuncu giriyor. 3. oyuncu (dakika 79,İsmail Köybaşı) oyuna girerken hala kenarda ısınan Serdar Özkan , Mustafa Denizli hakkında seyircilerin bile duyacağı şekilde oldukça ağır bir küfür savuruyor.Bu olay çok yakın bir arkadaşım tarafından yaşanmış ve nakledilmiştir ve şahsen ben gerçekliği konusunda şüphe duymuyorum.
Şimdi eğer takımda sevgi,saygı ve otorite bu durumda ise işimiz sandığımızdan da kötü demektir arkadaşlar.
Ve haftasonu çok kritik bir Galatasaray deplasmanımız var.Allah korusun,alacağımız bir yenilgi takımı ligden koparabileceği gibi Şampiyonlar Ligi performansımızı da olumsuz etkiler.Milli maçlar nedeniyle verilen aranın iyi değerlendirildiğini ve takımın iyi çalıştığını umalım ve haftasonunu bekleyelim.

1 Eylül 2009 Salı

ŞİŞKO NURİ

Sezercik , Türk filmleri içinde fenomendir.Ama bu filmlerde gözden kaçan,hakettiği yeri bulamamış bir kahraman vardır.Şişko Nuri... Sezercik'le uğraşır,zengindir,çok zengindir.Yani babası çok zengindir.Unutulmaz bir repliği vardır.Sezercik'in eşeğini almaya çalışır.Ve der ki ;

"babam alacak bu sıpayı,binicem üstüne sonra vurucam kırbacı,vurucam kırbacı,babamın çok parası var,bir çuval para verir alır sıpayı..."

Aslında günümüzün maddiyatçı dünyasına o zamanlardan çok net bir bakıştır bu.Şişko Nuri'ler hep olmuştur aramızda ve hep olacaklardır.Babasının parasıyla fiyakalı fiyakalı dolaşan Nuri'ler her işi paralarıyla halledebileceklerini zannederler.Gördükleri herşeyi isterler,işlerine yarayıp yaramayacağını düşünmeden,sadece onların olması gerektiğini düşündükleri için alırlar.Alırlar da kullanırlar mı?Tabii ki kullanmazlar.Zaten mesele kullanmak değildir onlar için,almaktır.İçleri boş kafalarında sahip oldukları tek şeyle,parayla,kendilerini adam zannederler.Ama gerçek adamlar onları aralarına alırlar mı? Almazlar tabi.

Beşiktaş'la ne alakası mı var? Alakası olduğunu söylemedim ki. Sadece aklıma geldi,biraz nostalji iyi gelir diye düşündüm :)