24 Aralık 2009 Perşembe

MAGATH , BENİ NEDEN YORUYOSUN?

Durup dururken başımıza iş açmakta üstümüze yok maşallah. Bayram değil seyran değilken birileri sürekli bizi öpüyor. Bu da yeni öpücük ;

Ernst ve Ailton’un transferinden dolayı Kartal’dan alacağı bulunan Schalke, ara transfer dönemindeki nakit sıkıntısından kurtulabilmek için siyah-beyazlıların peşine düştü. Magath, “Daha fazla beklemeyeceğiz” dedi
Schalke 04, Beşiktaş’tan alacağı olan 2 milyon euroluk borcu tahsil edebilmek için harekete geçti. Siyah-beyazlıların, Ailton ve Ernst transferlerinden kaynaklanan borçlarını ödemediğini öne süren Alman ekibi, siyah-beyazlı kulüp aleyhine girişim başlattı. Bild gazetesinin haberine göre, ara transfer dönemi öncesinde nakit sıkıntısı çeken Schalke Kulübü, Beşiktaş’tan alacaklarının peşine düştü. Bundesliga’da ilk yarıyı lider Leverkusen’in 1 puan gerisinde ikinci olarak kapatan Alman kulübü, Beşiktaş’tan alacakları ile transfer kaynağı yaratmayı hedefliyor.
FIFA ve CAS süreciAynı zamanda Schalke Menajeri olarak da görev yapan Teknik Direktör Felix Magath, “Alacaklarımız için artık daha fazla beklemeyeceğiz” dedi. Schalke’de forma giyen 30 yaşındaki Ernst, 3 milyon euroya Beşiktaş ile sözleşme imzalamıştı. Beşiktaş’ın borcunun büyük bölümünün Ernst transferinden kaynaklandığı belirtildi.FIFA ve CAS’ta borcun kesinleşmesi durumunda, Beşiktaş’a ödeme emri verileceği, bu paranın yatırılmaması durumunda ise siyah-beyazlılara çeşitli yaptırımların uygulanabileceği kaydedildi...
CAs bize bir güzellik yapsa da dese ki ; "kardeşim bu 1 değil,2 değil, yönetimin düşürülmesine karar verdik" ne ala olur. Bizim yapamadığımızı eloğlu yapar.
Magath ne yapsın , takım ligde 2. durumda olmasına rağmen para yok.Eski defterleri karıştırmışlar,bir de bakmışlar ki uzaktan Beşiktaş geçmiş,dur devre arası transfer parasını şuradan çıkaralım demiş olabilirler. 1-2 milyon'a bağlarız onu,fazla rakam değil,bize komaz...

23 Aralık 2009 Çarşamba

İSMAİL ER İÇİN HABER ÖNERİLERİ

Bizim ele avuca sığmaz muhabirimiz "Air" İsmail bu aralar sessiz. Ses getiren haber çıkaramadı. Belli ki konu sıkıntısı var. E malum önümüz transfer sezonu. Ben de kendisine karınca kararınca yardımcı olmak için birkaç başlık düşündüm , gerisi İsmail'e kalmış. Alsın bu haberleri , istediği gibi geliştirsin. Çok sıkışırsa 1 şişe 70'lik rakı bile gönderirim. Air İsmail derler adına , Beşiktaşlıların medyadaki gururudur o , medar-ı iftiharımızdır. Hepimiz İsmail'iz , hepimiz Er'iz.

- Beşiktaş'ın kaleci aradığını duyan Juventus kalecisi Buffon "bonservisimi halledin,boş mukaveleye imza atarım,Beşiktaş çocukluğumda tuttuğum takım.Zaten Juve'nin renkleri de siyah beyaz" demiş
- Barcelona Başkanı Juan Laporta , Yıldırım Demirören'i aramış , kulüp yönetiminde ve altyapıda Beşiktaş'ı örnek alacaklarını söylemiş.
- Levent Erdoğan , Pep Guardiola için Tabata+Holosko+Bobo+Metin Tekin+14 milyon € teklif etmiş.Ama Guardiola'nın hala oynadığını zannediyormuş.
- Demirören,Eric Cantona transferi için özel uçağıyla Manchester'a gitmiş , anlaşırlarsa alıp gelecekmiş.
- Messi , "Beşiktaş'ı Nartallo'dan beri takip ediyorum , dilimin ucuna da kartal dövmesi yaptırdım , teklif bekliyorum" demiş.
- Demirören , Karl Heinz Rummenigge için Bayern Münih'le anlaşmış , sağlık kontrolünden geçen Rummenigge ile faks yolu ile sözleşme imzalanmış(efor testinde biraz sıkıntı çıksa da Rummenigge bu abi!!).
- Barcelona Rüştü'yü transfer etmek için harekete geçmiş. Demirören bonservis ücreti olarak 18 milyon €'da diretiyormuş. Barcelona'nın Xavi+Krkiç+8 milyon € teklifini düşünmek için zaman istemiş.
- Arsenal'den Dennis Bergkamp'ın transferi için Beşiktaş altyapısının tüm takımlarını teklif etmiş.
- Demirören İspanya milli takımının hocasını transfer etmek için bugün özel uçakla Madrid'e gidiyormuş.
- Pato için Milan'a yapılan defans 4'lüsü+12 milyon € teklifi İtalya'da bayram havası yaratmış.Ancak Leonardo , Gökhan Keskin'i de takımında görmek istediğini belirtmiş.
- Mourinho Serdar Özkan'ın tekniğine hayran kalmış,bir an önce İtalyanca öğrenmesini istemiş.
- Bonservisi elinde bulunan Les Ferdinand ile görüşmeler başlamış.

21 Aralık 2009 Pazartesi

YENİ TRANSFER BOMBALARI - DEMİRÖREN'E İYİ DİLEKLER

Bugünün gazetelerinde yer alan haberlere göre Beşiktaş Bursaspor'lu Sercan ve Volkan için Tabata(kiralık)+Batuhan(bonservisiyle)+5 milyon € para önermiş. Haber doğru mu yalan mı henüz bilmiyoruz ancak aynı gün 2-3 gazetede olması ve teklifin abukluğu itibarıyla ihtimal yüksek. Bu başkandan,bu yönetimden herşey beklenir. O zaman başkana 2 çift lafım olacak ;



boyun posun devrilsin de altlarında kalasın
dilini eşşek arısı soksun...
teneşirlere gelesin
2 cihanda topaç olasın
top top sicasin
abaza eşşekler kovalasın seni
gece eve giderken tinerciler kovalasin pesinden...
helvana gidersin insallah
Allah sana uyuz versin de kaşınacak tırnak vermesin
Erim erim eriyesin
yalım yalım yalınasın
yek yek gelesin
lap lap ulasın
gözüne patlama çöke
südüklüğün bağlana
sıcak yata soğuk kalkasın
boğazına yuyucu parmağı girsin
cin çala bedenini
için dışını boyaya
zenci olasin, metrolarda surunesin.
et yiyesin dert olsun pirinç yiyesin kurt olsun
dar sokaklarda kör bıçaklara gelesin
ismail yk konserinde sahne önünden bilet alasın daha yetmeye de dansa kalkasın
basurun aza
ömrün âh edip vâh işitmekle geçsin
burnunun sümüğüne bereket olsun
mekânında baykuşlar banlasın
gömleğin alev olsun
allah size uyuz versin de kaşınacak tırnak vermesin
iki gözünüz bir delikten baksın

MASUMİYET MÜZESİ - RODRIGO TABATA

Tabata hakkında birşeyler yazmaya karar verip bilgisayarın başına oturduğumda işe önce Tabata'nın bir resmiyle başlamak istedim ve Google'a Rodrigo Tabata yazarak görseller içinde aramaya başladım. Amma velakin açılan 1 no.lu arama sayfasında Tabata'nın Beşiktaş forması ile fotoğrafı yoktu. Ne gariptir ki 2 no.lu sayfada da eski veya Gaziantepspor formalı fotoğrafları vardı. Ancak 3 no.lu sayfada, üşenmedim ve saydım,25 Gaziantepspor , 18 yabancı formalı fotoğrafın ardından Beşiktaş formalı üstteki fotoğrafa ulaştım. İşte Tabata konusunda geldiğimiz nokta. Transfer tarihi ; 28 Ağustos 2009. Yani yaklaşık üstünden 4 ay geçmiş ve bu arkadaşın Google'da Beşiktaş formalı fotoğrafı hala 3. sayfada.

Para pul kısmına girmeyeceğim,çünkü çok yazıldı çizildi. Şimdi işin başka bir yönüne bakalım. Bu arkadaşın geçmiş karnesi nasılmış? Hangi yıllar , hangi takımda oynamış ve kaç gol atmış? Dikkat ediniz burada asistler yok!!

Anlaşılan o ki 2003'ten itibaren kariyeri yükselişe geçmiş,ancak Goias ve özellikle Santos'ta patlamış. 2006-2008 arasında 154 maçta 74 gol!! Müthiş. Rakam olarak Alex'in Fenerbahçe'deki gol performansıyla aynı. Alex'te Fenerbahçe'de 150 maçta 75 gol,75 asist yaptı. Santos kim? Pele'nin takımı,17 yıl oynamış Santos'ta!! Ayrıca 1998 yılında Santos , dünyada 10.000 gole ulaşan ilk takım olmuş,2005'te 11.000. gollerini de atmışlar.

Aşağıdaki link'te Santos'un web sitesinde bulunan tarihine ve şampiyonluklarına bakabilirsiniz.

http://santos.globo.com/club_text.php?cod=15107&sub=2

Biraz daha bilgi isteyenler için Wikipedia'da Santos sayfası ;

http://en.wikipedia.org/wiki/Santos_FC#National_competitions

Şimdi bu arkadaş 2008 yılına kadar Santos'un 10 numarasıymış. Gaziantepspor'un transfer başarısıyla Türkiye'ye gelmiş ve orada da çok başarılı olmuş. Hatta bazı gazetelerde o dönemde bu adam Gaziantepspor'a nasıl geldi tadında yazılar yazıldığını hatırlarım. Türkiye'de çok rastladığımız transfer olayı. Anadolu kulübü ucuza alır,ilk sezonda orada yıldızı parlar.Ertesi yıl 3 büyüklerden birine giderek kulübüne para kazandırır. Sonrası ilginç tabi. Böyle bir kariyer 4 ayda hurdaya çevrildi,çöpe döndü.Şimdi herkes nasıl kurtulsak hesabı içinde. Bu adam bu sezon Beşiktaş'ta kaç maçta oynadı? ilk 11? sonradan oyuna giriş? Zaten bu sezon hücumda oynayan kim formda ki? Tabata'nın suçu bonservis ücretinde. Yoksa o da formsuzlar ordumuzun bir üyesi. Böylesine bir kariyeri arka arkaya 3-5 maç oynatmadan işe yaramaz ilan edenlerindir suç. Her yaptığında bir hikmet arananlarındır. Futbol kehanet oyunu değildir. Kahinliğine bu kadar güvenenler iddaa oynasınlar. Ama burada bir değer var,kendini ispatlamış bir değer. Parasını verip almışız,bizim. Yarın öbürgün bir Anadolu takımına kiralanacak , hiç şüpheniz olmasın ki çok başarılı da olacak. Kiralarken sözleşmesine madde koyacaklar,Beşiktaş'a karşı oynayamaz diye.Daha önce Koray'a,Batuhan'a yaptıkları gibi. Olan kulübün paralarına olacak. Bir de Tabata'nın kariyerine. Tam yükselirken kartal yuvasından çakıldı gariban. Hem de 3 maç oynatılmadan.

Ah be Tabata , tabi bilemezsin bu kadar anlayışsız olacaklarını ama keşke gelmeseydin kartal yuvasına. Antep'te parlamaya devam etseydin.

15 Aralık 2009 Salı

İSMAİL YET"ER"

Aşağıdaki haber yine "acar" muhabirimiz İsmail Er'den çıktı!! Önce haberi okuyalım ;

Flaş... 50 milyon Euro hibe etti!
Kendisini iş adamı olarak tanıtan F.D, İzmir'de bir araya geldiği siyah beyazlı kulübün başkanının önüne çantayı koydu, "İçinde 20 milyon Euro var. Yönetici olursam 30 daha veririm" dedi.

BÖYLESİ ne görüldü, ne de duyuldu...

Beşiktaş'ın Ocak 2010'da yapılacak genel kurulunda yönetime girmek isteyen bir kişi, Başkan Yıldırım Demirören'e tam 50 milyon Euro teklif etti. Akıllara durgunluk veren olay, geçtiğimiz hafta İzmir'de gerçekleşti. Derneklerin toplantısına katılmak için Manisaspor maçından üç gün önce İzmir'e giden siyah beyazlı kulübün başkanı Yıldırım Demirören, Beşiktaş'ın eski kaptanlarından birisinin kardeşinin aracılığıyla kendisine ulaşan F.D adlı şahısla Swiss Otel'de bir araya geldi.
Transferleri de yaparım
Kendisini Antalya ve Manisa çevresinde çeşitli kuruluşların işletmeciliğini yapan bir iş adamı olarak tanıtan kişi, yönetime girip kulübün yapacağı transferlerde aktif rol almak istediğini söyledi. Buna karşılık yarısını hibe edeceğinin sözünü vererek tam 50 milyon Euro önerdi.Hibe etme sözü verdiBununla da kalmayan F.D, yanında getirdiği spor çantanın fermuarını açtı ve "Başkan, içinde tam 20 milyon Euro var. Şu anda ihtiyacınız varsa alabilirsiniz. Eğer beni yönetim kuruluna alırsanız, pazartesi günü 30 milyon Euro daha getireceğim. Üstelik bu parının yarısını hibe etme sözü veriyorum" dedi.

Demirören: Parayla işim olmaz

İLK kez böyle bir teklifle karşılaşan Başkan Yıldırım Demirören, önce çevresine baktı, ardından F.D'ye dönerek, "Ben buraya sizinle görüşmeye geldim. Parayla işim olmaz. Eğer Beşiktaş'a para vermek istiyorsanız, kulübün adresi belli. Gidersiniz Akaretler'e parayı muhasebeye yatırırsınız. Böyle bir alış veriş olmaz" dedi.Yalnızca Demirören değil, masanın etrafındakiler de ısrarla yönetime girmek isteyen ve üstelik hibe ile para vereceğini söyleyen bu şahıstan şüphelenirken, "Böyle bir teklifle ilk kez karşılaşıyoruz. Üstelik elinde para çantasıyla geleni ilk kez gördük" demekten kendilerini alamadılar.
İsmail Er-Hürriyet

Öyle bir haber ki insan nereden başlayacağını şaşırıyor.İsmail yine uçmuş. İsmi olmayan ama cismi olan biri(F.D.) ortaya çıkıyor,sahi şimdi aklıma geldi,Feridun Düzağaç olabilir mi acaba? Kendisi sıkı Beşiktaşlı bir abimizdir :) 20 milyon €'yu çantaya dolduruyor.Burada duralım ve biraz hesap yapalım. En büyük euro banknotu 500 €. 20.000.000 € için 40.000 adet banknot lazım , bu da 100'lü destelerden 400 adet deste eder. 400 deste parayı nasıl bir çanta alır?Ağırlığı ne kadardır? Yanında taşınabilir mi? Yorumu size bırakıyorum. İşin diğer yönü ise başkanımızın asil tavrı. 20 milyon € nakit para gelmiş , 30 milyon daha gelecek.Ama başkan buraya dikkat "parayla işim olmaz" diyerek reddediyor. Ne asil bir davranış!! Zamanında Celal Kolot'a Futbol şube sorumluluğu koltuğunu 1 milyon €'ya satan başkan 50 milyonu elinin tersiyle itiyor.

Şimdi İsmail'e ne diyelim? İsmail , hadi başkana yaranacaksın,birşeyler yazman lazım ama bunu ayık kafayla yap kardeşim. Sallama yapılır da bu kadar yapılmaz. Bu kadar ahaliyi saf yerine koymak... Söyleyecek laf bulamıyorum.

Damat Ercan'ın başında olduğu Zürriyet gazetesinden hiçbir aklı başında adam da buna itiraz etmeden yayınlıyor.Eee onlar da haklı.Ben de Fenerli olsam Yıldırım Demirören'i ölene kadar Beşiktaş'ın başında görmek işime gelir.

8 Aralık 2009 Salı

BEŞİTAŞLILARIN BUGÜN DOĞAN ÇOCUKLARINA İSİMLER

Beşiktaşlıların bugün doğan çocuklarına isimler ;

Niyazi,İmdat,Dursun,Yeter(Yeter için Başkan'dan yazılı izin almak şart)

Rusya'da bugün doğan çocuklara isimler ;

Mustafa,Denizli

Avrupa Treni CSKAçtı

Söylenecek fazla söz yok.Aslında treni ilk maçlarda kaçırmıştık ama beklenmeyen Manchester galibiyeti ümitlendirdi herkesi.Ee ne de olsa can çıkmadan ümit bitmiyor.
Maça gelince.Galip gelmemizin şart olduğu maçta bile bu kadar defansif adamla oynamak ve buna rağmen yenilmek acı.Mustafa Denizli artık emeklilik yaşına geldi, dünyada,en azından futbolda,adam adama oynayan takım 15 yıldır yok.Ne hikmetse biz hala adam adama oynuyoruz.Fink'in ligin ilk maçlarda oynamamasının bize nelere mal olduğu yine görüldü.İbrahim Üzülmez yine asistini yaptı.İlk yarı biterken hala Tabata'dan eser yok. 8 milyon euro'yu havaya attığımız her maç yeniden tescilleniyor.Yazık.Türkiye ligine devam ediyoruz,Avrupa bizim neyimize...

23 Kasım 2009 Pazartesi

MAÇIN 3 ADAMI : İZEL - ÇELİK - ERCAN

Maçın ertesi günü Hürriyet gazetesinde Ercan The Damat Saatchi yazısının son bölümünde maçın 3 adamı olarak Rüştü-Yusuf -Nobre'yi göstererek yine kendisinden beklenen zeka seviyesinde bir yorum yapmış.Maç hakkında adam akıllı tek yorum yazamayan,en ufak bir düşünce mahsulü üretemeyen bu zeka,yenilginin acısıyla Beşiktaş camiasını aklı sıra iğneliyor.İşin acı tarafı hayatının hiçbir döneminde ciddiye alınabilir bir şey üretemeyen bu şahıs halen damat kontenjanından gazetede yazmaya devam ediyor.Ertuğrul Özkök'te bu duruma nasıl tahammül ediyor ilginç.Ama o yıllardır bu adamın şahsına tahammül ettiğine göre yazılarına daha çook katlanır.Bari biz zaman tüneline dalalım ve bu muhterem şahsiyetin fotoğraflarını ve unutulmaz şarkılarını hatırlayalım...







ASIL ŞİMDİ : YILDIRIM DEMİRÖREN YETER!!!!!!

1 derbi maçı kazandık diye ortalık süt liman mı olacak? Peki derbiyi alan takımın borcu siliniyor mu? Borç gelmiş 200 milyon TL'ye , 60 milyonu başkana,bu borç silinecek mi? Plansız,programsız kulüp yönetimini,abuk transfer politikasını 1 derbi galibiyeti affettirir mi?Muhterem yöneticilerden biri çıkmış "seyirciler ucuz numaraları bıraksın" buyurmuş.Dünyada taraftarına rağmen yönetimde kalan bir yönetim ilk defa görülüyor.Derbi maçına başkan gelemiyor,gelmiyor değil,gelemiyor.Çünkü biliyor ki yenilirse o seyirci o stadı dar edecek.Ne yapmak lazım?Sıvışmak lazım.Demirören yüreği bu kadar işte.Biliyor ki haksız,taraftarın karşısına çıkacak,haklılığını tek başına savunacak yüreği yok.Koskoca Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün başkanı taraftarından kaçar,saklanır hale gelmiş ama hala koltuk peşinde.Hesapta geçen yıl olduğu gibi,bir düşeş atıp yine şampiyon olmak veya şampiyonluğa oynamak var.Yine aynı yönetim tarzı,aynı kafa.Günlük düşünen,sığ zihniyet.Beşiktaş bu sene tekrar şampiyon da olabilir arkadaşlar ama bu durum yönetimin gitmesi gerektiği gerçeğini değiştirmez.Bu zihniyetin derhal kapı dışarı edilmesi ve kulübün yönetiminin aklıo selim sahibi birilerine emanet edilmesi gerekir.
Bu maçı kazandık diye bakalım haftaya gerine gerine maça gelebilecek mi YD? Takım 1-2 galibiyet daha alıp yarı devreye kapağı ilk 3 içinde atarsa kongre salonunda aslan gibi kükrek tekrar.Takım iyi gidiyor,şampiyonluğa koşuyoruz hesabı.Yüreğin varsa Cumartesi akşamı o stada gelseydin ya!! Bırak kongrede şakşakçılar arasında atılan naraları,taraftarın önüne çık,yiyorsa eğer???

16 Kasım 2009 Pazartesi

FB-GS MAÇI VE KURŞUN ASKERLER

Yolda görseniz dönüp tekrar bakabilirsiniz,alımlı yani.Veya yolda giderken birisine kızdınız küfür ettiniz,söylenir size,"tüüü Allah belanızı versin,bayanların içinde küfür ediyorsunuz" diye. Ama koskoca Abdi İpekçi'nin orta yerinde yüzlerce taraftara el hareketi yapabiliyor bu alımlı bayan,hemen belirtelim Fenerbahçeli.Ama burada Fenerli veya Cimbomlu olmasının önemi yok,diğerleri de yapardı aynı hareketi. 2 takım taraftarını getirdikleri hal ortada.Bundan sonra bu maçlarda hangi hareketi görürsem göreyim şaşırmam.Anlayamadığım nokta bu insanlar nasıl bu hale gelebildi?Tamam anladık yöneticilerin ve basının zorlamasıyla bu sürece girildi ama bu toplum bu kadar düşünce yoksunu halemi geldi?Eğitimsiz bir insan gibi durmuyor bayan,hatta sarı boyalı son model saçlarıyla basbayağı üst kesimden birisi.Ne o zaman? Bu kadar gaza gelip millete hareket çekecek kadar ne düşmanlığınız var birbirinize?
Veya şöyle yapsak,siz 2 takım taraftarları uzaklara bir yerlere,mesela cehennemin dibine gidip, kozlarınızı orada paylaşsanız da sakinleşip gelseniz nasıl olur?
Ülkemiz tarihinin en kritik günlerini geçirirken,bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete durumundayken, bir de başımıza FB-GS düşmanlığı mı çıktı?Sizi izlemeye,size tahammül etmeye mecbur muyuz?Siz bütün dertlerinizi çözdünüz,ülke güllük gülistanlıkta kafayı bu salak rekabetemi taktınız?Açılım diye bir konu var ondan ne haber?Ergenekon ülkeyi karıştırdı,herkes dinleniyor,hakimler,savcılar?Yakında ülkede satacak fabrika kalmadığında ne olacak?Tüm bunları bir kenara koyup birbirinize düşmanlık ediyorsanız ülke pek umurunuzda değil.Spora,sadece 1 maça bu kadar anlam yüklemek neyinize?
O hareketi karşında duran 500 kişiye çektin de daha mı iyi Fenerli oldun?
Hepiniz koyunsunuz,hepiniz uyutulmuş,uyuşturulmuş zavallılarsınız.Gerçek hayatta bir baltaya sap olamamış,geçmekte olan yaşına rağmen hala kimlik arayışında olan ,aidiyet arayışında,kişiliksiz insan güruhusunuz.O sığ kafa yapınızla sadece başkanlarınızın kurşun askeri olursunuz,daha ötesi değil.

14 Kasım 2009 Cumartesi

NO GDO


GAZİANTEP DEMİRÖREN ORTAKLIĞI İSTEMİYORUZ

12 Kasım 2009 Perşembe

MALUMUN İLANI - BÖLÜM 2 VEYA ABAD-I ANTEP

Büyük!!!! başkanın içindeki Antep sevgisi sınır tanımmıyor.Bugün gelen son haberlere göre yönetim yeni bir transfer bombası patlatmış ;
Sezon başında İsmail Köybaşı’nı 5.5, Tabata’yı da 8 milyon Euro bedelle Gaziantep’ten alan Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, büyük tepki çekmişti. Hatta kendi taraftarı “Başkan olsana, başkan olsana,Gaziantep’e başkan olsana” diye tezahürat bile bestelemişti. Ancak burada soru işareti olan bir isim vardı... O da sezon başında Gaziantep’e verilen Serdar Kurtuluş’un durumuydu. O dönemde İsmail Köybaşı’nın transferinde takasta kullanıldığı ve 1.5 milyon Euro bedelle gönderildiği iddiaları ortaya atıldı. Ancak yönetim bu konuda ne borsaya ne de basına bilgi verdi.
BAĞIŞ GİBİ TRANSFER
Ve Serdar Kurtuluş konusunda bilinmeyen gerçekler dün Beşiktaş Futbol A.Ş.’nin genel kurulunda gündeme geldi. Borçlanmaya dikkat çeken üyeler, bu anlayışla bu yükün altından kalkılamayacağını vurguladı. Üyeler, Gaziantep’e verilen Serdar Kurtuluş hakkında “Kaça alındı, kaça verildi bilmiyoruz. Kaydı yok” şeklinde eleştiridebulundu. Asbaşkan Ertunç Soğancıoğlu, şaşırtan şu cevabı verdi: “Serdar Kurtuluş’u 100 bin dolara G.Antep’e verdik.” Soğancıoğlu’nun bu sözleri, Atıf Keçeci’nin ısrarı üzerine kayıtlara yazıldı.
1 MİLYON DOLAR VERMİŞLERDİ
Peki Gaziantep’e 100 bin dolar gibi komik bir rakama verilen Serdar Kurtuluş ne kadara alınmıştı? 2006’daBursaspor’dan transfer edilen Serdar için borsaya gönderilen yazıda, 1 milyon dolar bonservis ücretinin yanı sıra Sinan Kaloğlu ve Eser Yağmur’un bonservis haklarıyla verildiği bildirilmişti. Beşiktaş’ın anlaşmaya, Sinan için 750 bin, Eser Yağmur için ise 500 bin dolar geri alma bedeli koyduğunu düşündüğümüzde, bu transferin mali tablosunun daha da büyüdüğü ortaya çıkıyor.

Sizi bilmem ama üst üste bu kadar hatalı karar yönetim yanlışlığıyla,acemilikle,bilgisizlik veya beceriksizlikle açıklanamaz.Tam tersine bu adamların gayet bilinçli ve becerikli bir şekilde kulübü batağa götürdüklerini düşünüyorum.Şu anda bu yönetimin görev süresi boyunca yaptığı hatalar listesini ve bedellerini hazırlamaya başladım,yakında açıklayacağım.Amaç kulübü borçlandırmak ve yeni adayların çıkmasını engellemek boyutunu geçmiştir beyler.Artık amaç kulübü iflas ettirmek ve satın almaktır,bu böyle biline...

MALUMUN İLANI - BÖLÜM 1

Bu yönetimin kulübü nasıl yönetemediği veya nasıl bilinçli bir şekilde zarara uğratacak şekilde yönettiği resmi raporlarla kanıtlandı. Bugün gazetelere düşen haber şöyle ;

İçişleri Bakanlığı denetçileri, Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin 2007-08 dönemine ait incelemelerinde başkan Yıldırım Demirören ve yönetimiyle ilgili 10 ayrı suç tespit etti. 1407 sayfalık rapor, önce İstanbul Valiliği Dernekler Müdürlüğü’ne, buradan da İstanbul Asliye 6. Hukuk Mahkemesi’nin talebi üzerine mahkemeye iletildi. Raporda ayrıca başkan ve ekibinin mal bildiriminde bulunmadıkları da yer aldı. Demirören ve yöneticiler, bu yüzden 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
2007-08 dönemi genel denetimi sonunda tam 1407 sayfalık bir rapor hazırlandı ve ulsüzlükler bir bir sıralandı. İstanbul Asliye 6. Hukuk Mahkemesi’ne yollanan dosyaya göre, mal bildirimi yapmadıklarından dolayı tüm yöneticilere ciddi cezalar gelebilir.
CEZASI NE?3 AYDAN 1 YILA KADAR HAPİS
Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 10. maddesinde, mal bildirimlerinin verilmesi konusunda şu hüküm yer alıyor: Belirtilen sürelerde mal bildiriminde bulunmayana bildirimlerin verileceği mercilerce ihtarda bulunulur. İhtarın kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içinde mazeretsiz olarak bildirimde bulunmayana 3 aya kadar hapis cezası verilir. Soruşturma ile ilgili olarak verilen süre zarfında mal bildiriminde bulunmayana 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilir.
RAPORUN KONUSU
Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin genel denetime tabi tutulması ve kamu yararı statüsü verilmesinde aranan şartları taşımaya halen devam edip etmediği hususlarının incelenmesi ile İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin talebi doğrultusunda denetlenmesi, bu raporun konusunu oluşturmaktadır.
10 KUSURLU HAREKET
İçişleri Bakanlığı dernekler denetçileri Alper Özyürek ve Mehmet Altınöz tarafından Beşiktaş Kulübü ile ilgili hazırlanan 1407 sayfalık raporu ele geçirdi. İstanbul Valiliği DerneklerMüdürlüğü’ne gönderilen raporda, hatalar bir bir sıralandı. Dernekler Müdürlüğü, hazırlanan raporu, mali ve idari genel kurulu ibraetmeyip iptalini isteyen bazı kongre üyeleri tarafından açılan davaya bakan İstanbul Asliye 6. HukukMahkemesi Başkanlığı’nın talebi üzerine 31 Ağustos 2009 tarihindemahkemeye iletti. Raporun “ELEŞTİRİLEN HUSUSLAR VE DEĞERLENDİRMELER” bölümünde kulüpte yaşanan usulsüzlükler birer birer şöyle sıralanıyor:
1 ÜYE KAYIT DEFTERİ HATALI TUTULMUŞTUR
Dernekler Kanunu ile üye kayıt defterinde bulundurma zorunluluğu getirilen üyelere ait üyelik bilgilerinden T.C. kimlik numarası, anne adı, cinsiyeti ve üyelikten çıkış tarihine ilişkin bilgilere yer verilmediği tespit edildi. Yönetim kurulu, bilgileri kaydetmeyerek Dernekler Kanunu’nun 11. ve Dernekler Yönetmeliği’nin 32. maddesini ihlal etmiştir.
2 KARAR DEFTERİ HATALI TUTULMUŞTUR
Karar defterinin bazı sayfalarının boş bırakıldığı, defter üzerinde daksilleme yapıldığı, kararların deftere mürekkeplikalemle yazılmak yerine kağıt yapıştırmak suretiyle alındığı tespit edildi. Yönetim kurulu, Dernekler Kanunu’nun 11. ve Dernekler Yönetmeliği’nin 33. maddesini ihlal etmiştir.
3 GİDER PUSULASI KULLANILMAMIŞTIR
Hesapların incelenmesinde, dernek tarafından amatör branşlardaki bazı sporculara gider pusulası yerine sosyalyardım adı altında tutanak ve tablolar ekinde imza karşılığında ödemelerde bulunulduğu tespit edilmiştir. Yönetim kurulu, Dernekler Yönetmeliği’nin 38. maddesini ihlal etmiştir.
4 GİDER MAKBUZU KULLANILMAMIŞTIR
Kulübün yardıma muhtaç kişilere yapılan sosyal yardım ödemeleri için gider makbuzu yerine tediye belgesi ve para makbuzu kullandığı, bazı sosyal yardım ödemelerini ise karşılığında belge kullanmadan yaptığı tespit edilmiştir. Yönetim kurulu, Dernekler Yönetmeliği’nin 38. maddesini ihlal etmiştir.
5 BENKA HEDAPLARI AYRILMAMIŞTIR
Derneğin banka işlemleri ile Beşiktaş Kulübü Derneği Spor Okulları ve İktisadi İşletmesi’nin banka işlemlerinin aynı banka hesapları üzerinden yürütülmekte olduğu tespit edilmiştir. Dernekler Kanunu hükümlerine tabi olan dernek ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olan dernek iktisadi işletmesinin banka hesaplarının, aynı hesapta takip edilmesi dernek ile iktisadi işletmeye ait mali bilgileri doğru, güvenilir ve şeffaf bir şekilde yansıtmayacağı ve vergi mevzuatı açısından sakıncalar doğuracağından, ayrılması gerekmektedir.
6 YETKİ BELGESİ OLMADAN GELİR TOPLANMIŞTIR
Yetki belgesi çıkartılmadığı ve yetki belgesi olmaksızın dernek gelirleri alındı belgesiyle gelir tahsil edildiği tespit edilmiştir. Dernek yetkilileri, Dernekler Kanunu’nun 11. ve Dernekler Yönetmeliği’nin 46. maddesini ihlal etmiştir.
7 VERGİ MÜKELLEFİ OLMADIĞI HALDE FATURA KULLANILMIŞ
Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin; reklam, sponsorluk, kira ve bilet gelirleri karşılığında hukuki bir dayanağı olmadığı halde dernek faturası bastırdığı ve kullandığı tespit edilmiştir. Derneğin reklam, sponsorluk ve bilet gelirlerini ancak iktisadi işletmesi üzerinden faturalandırarak yapması gerekmektedir. Aksi takdirde kurumlarvergisinden muaf olan derneklerin bu gelirleri için fatura kullanması durumunda vergi mevzuatı açısından sakıncalar doğacağı aşikardır. Yönetim kurulu, söz konusu gelirleri dernek üzerinden faturalandırarak 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. ve 1/3-g maddesini ihlal etmiştir.
8 GENEL KURUL ÜYELERİN AFFINA KARAR VERMİŞTİR
Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün 2006 yılı mali ve idari genel kurulunda, 3 yıl üst üste aidat yükümlülüğünü yerine getirmeyen üyelerden ihraç edilenlere af getirilmiş olduğu tespit edilmiştir. Dernek tüzüğünde ihraç edilen üyelere herhangi bir af düzenlemesine yer verilmemiştir. Dolayısıyla af uygulaması tüzüğe aykırılık teşkil etmektedir. Derneğin af konusunda herhangi bir uygulama yapabilmesi için tüzüğünde düzenleme yapması gerekmektedir. Beşiktaş Jimnastik Kulübü de bu doğrultuda tüzüğünde gerekli düzenlemeyi yapmalıdır.
9 DERNEK TÜZÜĞÜNDE KANUNA AYKIRI HÜKÜMLER BULUNUYOR
Dernek tüzüğünün; yönetim kurulunun borçlanma taleplerini incelemek ve karara bağlamak görevini divan kuruluna, yönetmelikler ve ilgili organların hazırlayacakları taslakları yönetim kurulunun görüşü alındıktan sonraaynen veya değiştirilerek onaylama ve yürürlüğe koyma görevini divan kuruluna ve son olarak üyelikten çıkarılmayı disiplin kurulu kararına, ilgiliye yazılı olarak yapılacak bildirimi yönetim kuruluna devreden hükümleriyle derneğin zorunlu organlarının görevini ihtiyari organlara devrederek, Türk Medeni Kanunu’nun 72. maddesini ihlal ettiği aşikardır.
10 MAL BİLDİRİMLERİ VERİLMEMİŞTİR
Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin, ilgili hükümler gereğince seçildikleri tarihten itibaren 1 ay içerisinde vermeleri gereken mal bildirimlerini denetim tarihi itibarıyla vermemiş oldukları anlaşılmıştır.
İSTANBUL VALİLİĞİ'NCE KULÜBE YAPILMASI GEREKEN BİLDİRİMLER
1- Yönetim kurulunun, üyelere ilişkin bilgileri güncelleştirerek yenilikleri içeren üye kayıt defteri tutması konusunda uyarılması.
2- Karar defterinin bazı sayfalarının boş bırakılmaması, defter üzerinde daksilleme yapılmaması, kararların mürekkepli kalemle yazılarak alınması veya sürekli form şeklinde tutulması konusunda uyarılması.
3- Gider pusulası kullanılması konusunda uyarılması.
4- Gider makbuzu kullanılması konusunda uyarılması.
5- Dernek banka hesapları ile dernek iktisadi işletmesi banka hesaplarının ayrılması konusunda uyarılması.
6- Dernekler Kanunu’nun “Hata ve noksanlıkların giderilmesi” başlıklı 17. maddesi hükmünce derneğe bildirimde bulunulması.
7- Dernek faturası kullanmaması, reklam, sponsorluk ve bilet gelirlerini dernek iktisadi işletmesi üzerindenfaturalandırarak, kira gelirini ise GVK 94/5 kapsamında elde etmesi konusunda uyarılması.
8- Derneğin, genel kurul üyelerinin affı konusunda düzenleme yapabilmesi için ilk genel kurulda tüzükte tadilat yapması konusunda uyarılması.
9- Mal bildirimlerinin verilmesi konusunda uyarılması.

Kısaca ruhuna el Fatiha...

8 Kasım 2009 Pazar

BALLI MUSTAFA İŞ BAŞINDA

Mustafa Denizli'ye ballı hoca dendiğinde çok kızıyor ama dünkü maçı izleyen herkesin hemfikir olacağı bir konu bu.Maçı izlerken bu bal meselesinin ötesinde , aklımdan Mustafa Denizli'nin bu takımı nasıl bu hale getirdiği ve nasıl bu kadar kötü futbol oynatabildiği hakkında şu düşünceler geçti;
- Durup dururken takımın orası burasıyla bu kadar oynamak
- Takımın en oturmuş yeri olan defans kurgusunu değiştirmek
- Herkesi her yerde oynatabileceği saplantısına kapılmak ve ısrar etmek
- 11 kişinin 9'u ile defans yaptırmak
- Takımın %80'i formsuzluktan ve güçsüzlükten ayakta duramayacak halde şampiyonluk düşünmek...
- Sezonun ilk maçından sonra yüzüne bile bakmadığı Fink'e son 2 maçta sarılmak
- Yabancı kontenjanında oynaması lüks olan vasat Fink ve cılız Tabata'nın transferine onay verebilmek ( hadi diyelim ki Fink'e bonservis bedeli ödenmedi ama Tabata'ya verilen paraya yazık,günah)
- Takım bu kadar berbat oynarken ve çoğu futbolcu formsuzken genç takımdan 1 tane bile oyuncu oynatmamak ve düşünmemek.
Liste uzayıp gidebilir.
Dün Beşiktaş 3 puan aldıysa bu puanlar Hakan Arıkan'ın hanesine yazılmalı ve devam edilmeli.Hakan belki de hayatının maçını oynadı.Bence bu maçın dvd'sini alsın ve Avrupa'da menajerlere göndersin,2-3 teklif garanti gelir.Ama bazıları yine bu 3 puanı doğru değerlendiremeyecek ve takım son 5 maçta 5 galibiyet aldı,takım doğru yolda gibi hayallere kapılacak.işin aslı şu ki Trabzonspor sezon başından beri golcülerinden şikayet ediyor ve etmekte son derece haklı.Dün Umut Bulut'un yerinde başka biri olsaydı 5'lik olup çıkardık Trabzon'dan.Hele hele bu hafta Fenerbahçe maçını hiç düşünmek istemiyorum,bu pozisyonları Güiza bile affetmez,Semih rekora koşar.
Sonuç;bu yönetim ve bu hoca varken bu takımdan hiçbir şey olmaz.
ancak günlük başarılarla birbirimizi kandırırız.Biz yemeyiz,mühim olan kongrede delegelerin yememesi.Gerisi boş...

6 Kasım 2009 Cuma

HÜSEYİN ÇAPKIN......BÜYÜK BAŞKAN SENİNLE GURUR DUYUYOR

Wolfsburg maçından sonra daha neler göreceğiz bakalım derken Y.D. bizi fazla bekletmedi ve babasının forsunu kullanarak tribünde küfür ettikleri iddia edilen 14 kişiyi bugün gözaltına aldırdı.İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın işi gücü bırakmış ve bu arkadaşların sorgusuna katılmış.Aferin Hüseyin,10 puan,otur yerine. Ve sorgu çıkışında mikrofonları görünce öyle bir demeci var ki inanılmaz.Bundan sonra tribünlerden Y.D.'e küfür edilmeyecek dedi.Sanırım Çapkın Polis Akademisi'yle birlikte hukuk okumuş,avukatlık ta var.
Y.D. ise yalısında oturup sakinleşmeye çalışıyor muhtemelen.Eh emniyet arkasında,tribünler yakında sus pus.Sırada ne var,kongre geliyor,delegelerle ilgilenmek lazım...

5 Kasım 2009 Perşembe

EN GÜZEL YORUM

Wolfsburg maçında başkanın rezaletini en iyi anlatan kelimeler http://rakamla10.blogspot.com/ da yayınlandı. Arkadaşımızın müsadesiyle Türk sinema tarihine geçen bu unutulmaz espriyi Beşiktaş tarihine not düşmek amacıyla aynen yayınlıyorum...

TUTMAYIN KÜÇÜK ENİŞTEYİ


3 Kasım 2009 Salı

CIRCIR VE CIRCIR BÖCEĞİ

Halk arasında "Cırcır" tabir edilen rahatsızlık,yani bildiğiniz ishal.Kim Ernst.Geçen sezon ortasında takıma gelen Alman vatandaşı.Yıldız özelliği yok,görev adamı cinsinden.Ancak 1 maç öncesinde cırcır olan görev adamı takımı bu kadar etkiliyorsa ,bu arada cırcıra sebep takımın kendi tesislerinde yediği yemek!!! bunu da not edelim , üstelik Beşiktaş bu sezon Avrupa'da transfere en çok para harcayan 10 kulüpten birisi iken , bu takımın kurgusu yanlış yapılmış demektir. Maçın teknik taktik analizine girmek istemiyorum çünkü herşey meydanda.Takım geçen haftalarda galip gelirken de iyi futbol oynamıyordu,yine oynamıyor.Bu gidişle de oynamayacak.
Diğer konumuz cırcır böceği , nam-ı diğer Ağustos böceği.Karınca ile başrollerini paylaştığı masalı herkes bilir.Bizimki de tam o hesap.Ligler başlamadan diğer takımlar kamplarda harıl harıl çalışırken biz Mustafa hocayı ikna etmeye çalışıyorduk.İkna ettik etmesine ama ne takım sezon başı çalıştı,ne de hoca eski hocaydı.Hiçbir şey eskisi gibi olmadı.Daha da olmaz zaten.

Son konu başkan Y.D. Artık adını bile yazmak istemiyorum.Ama dün akşam maç sonrasında taraftarlarla girdiği diyologun fotoromanı aşağıda.Bir başkanın bu hallere düşmesi acı bir durum,bunun bizim başkan olması daha da acı verici bir durum.Şerefsiz lafına tepki göstermek güzel ama o lafların altında kalmadan gitmek daha da güzel olur.Tribünde taraftara işaret çekerek şerefli olunmuyor.Bu taraftar önce yeter dedi,anlamadı,dün küfür etti,aynen karşılık verdi.Bundan sonrasında neler olacak düşünmek bile istemiyorum.Ancak tüm olanlar Beşiktaş kulübünü yaralıyor,farkında değil.Kendi taraftarıyla kavgalı bir yönetim ne kadar kalabilir?Neyi temsil eder?Burası oyuncağı mıdır?
Son olarak kongre üyelerine.Dün akşamdan sonra Y.D.'e atılacak her oy Beşiktaş'ın geleceğininin altına konmuş dinamittir.Hala düşünmeniz için vakit var paşalar,iyi düşünün.Bu son şansınız...


































































2 Kasım 2009 Pazartesi

ERCAN THE DAMAT SAATÇİ HAKLIDIR

Seversiniz ya da sevmezsiniz(muhtemelen sevmezsiniz) ancak Damat Ferit pardon Ercan haklıdır arkadaşlar. Adamı Hürriyet gibi bu ülkenin en yüksek tirajlı gazetesinde tepeden inme bir şekilde spor yazarı olarak işe başlatınca,üstüne de "spor koordinatörü" gibi fiyakalı isimli bir kadro verilince ne yapsın? Gözü kör denecek kadar fanatik Fenerbahçeli Damat Ercan'dan tarafsız yazılar bekleyemezsiniz herhalde.
Ancak şunu anlayamıyorum,hepimiz az ya da çok bir takım tutuyoruz.Aramızda çok fanatik olanlar da var,onlar da kabulüm.Peki rakip kulüpten bu kadar nefret etmek nedendir? Bu kin , bu kompleks nereden gelir? Şimdi bu adamın ailesinde,çevresinde,arkadaşları arasında hiç Galatasaray taraftarı yok mudur? Tüm ailesi ve çevresi kurtarılmış bölge gibi Fenerlilerden mi oluşmaktadır? Bu soruların cevaplarının hayır olduğunu umuyorum.Eğer cevap evet ise o zaman çok daha hastalıklı bir durumla karşı karşıyayız. Klasik 3 büyükler laflarını ben de sevmem,ezeli rakip,ebedi dost falan. Bu dost olmadığımızdan değil,yanlış anlamayın.Ama bu lafları o kadar çok kullanıyorlar ve kullananlar dahi inanmıyor ki bu da olayın büyüsünü kaçırıyor. Her tarafta hamasi nutuklar,yalanlar,dolanlar.Bırakın kardeşim yalan söylemeyi,rakibinizle uğraşmayı.Önce taraftar olun.Kulübünüzü destekleyin.Sonrasına gerek yok zaten.
Tüm bunlardan sonra Fenerbahçe kulübünün açıklaması da daha gülünç.Günah keçileri bulunmuş ve tüm suç 4 tane eski FB TV çalışanına yıkılmış. Lafların çirkinliği hakkında tek kelime yok.Hatta içten içe gülüyorlardır.Aferin size,bizi şaşırtmadınız.Tam kendinize yakışan şekilde tepki verdiniz.
Sizi bilmem ama bu yapay FB-GS rekabetinden fena halde sıkılmış durumdayım.
Yaratılmak istenen ve hatta başarılan düşmanlık ortamı ne kadar anlamsız.Avrupa'da ismimiz bile geçmezken,her düzeyde hergün geriye giderken,ülkede bu takımların derbisinde kan gövdeyi götürüyor.Ve işin bir diğer hazin tarafı Türk futbolunu yönetmeye kalkışan herkesin bu kulüplerden icazet almaları gerekiyor.O zaman da bu 2 kulübe olan borç bitmiyor,her yönetim diyetini bir şekilde ödemek durumunda kalıyor.Milli takım gerilemiş,Avrupa'da turlar hayal olmuş,kimin umurunda.Bakın bakalım ligin 2. yarısında Ali Sami Yen'de intikam nasıl alınır? Şimdiden planlar yapıyorlardır.Gelecek ceza da şimdiden belli,3 maçı geçmez merak etmeyin.

KARTAL CEPHESİNDE YENİ BİRŞEY YOK

Ankaragücü maçında gördük ki takım yavaş yavaş oturmaya başladı.Durun hemen sevinmeyin,ya da beni eleştirmeyin bu nasıl oturma diye.Aslında işte tam öyle düşündüğünüz gibi oturma.Savunma gerçek anlamda oturmaya başladı.Ferrari başkumandanlığında ,Rüştü destekli,Ernst ve Fink'in enerjisiyle,Sivok,İsmail Köybaşı ve İbrahim Toraman Çanakkale geçilmez tadında maçlar çıkarmaya başladı. Buraya kadar iyi.Peki ya ileri? İşte malesef orası da oturmaya başladı. Kötü ve verimsiz futbol Beşiktaş'ın hücum hattında alışkanlık haline geldi.İsimler zaten belli ama yapılabilecek tüm varyasyonlar deneniyor ve gol kısırlığı,pozisyonsuzluk hastalığı devam ediyor hatta kronikleşmeye başladı.
Nihat'a gerçekten çok üzülüyorum.Eminim o da Türkiye'ye geldiğine pişmandır.Ama ne fayda!!Denizli onu oynatarak kazanmak istiyor,bu da anlaşılabilir birşey.Ama Nihat'ın formsuzluğu da devam ediyor.İlk yarının sonuna yaklaşıyoruz,Nihat hala formsuz.Bobo'nun aklı transferde kalmış.Bu gidişle Beşiktaş'ın elinde patlayacak.Bobo'nun şunu anlaması lazım;eğer gitmek istiyorsa bunun en iyi yolu gol atmak.Bu kadar formsuzken zaten teklif alamaz,ama alacak bile olsa o teklif beklediğinin çok uzağında kalacak.Tello sorunu da müzmin hale geliyor.Bu arkadaşın parasını da artırdılar sanıyorum ama düşük vites gitmeye devam ediyor.Tabata'nın hala 90 dakika oynayacak mecali yok.Oyundan alınacağını bildiği için oynadığı süre içinde birşeyler yapmak istiyor ama bu onu paniğe sürüklüyor.Sonuç yanlış şut seçimleri,isabetsiz şutlar.Benim anlayamadığım noktalardan biri de Batuhan'ın durumu.Elimizde 19 yaşında delifişek delikanlı var.Ne oynatabiliyoruz,ne de oynayacağı yere gönderebiliyoruz.Bu çocuk bu kadar mı sorunlu? Veya sakatlığı çok mu ciddi?
Olaya gençler açısından bakarsak durum tehlikeli.Altyapıda çok sayıda yetenekli genç var.Bu sene alınan Onur ilk sırada.2-3 yıl önce piyasaya çıkan ,şu an sanırım 15 yaş civarında olan Muhammed var.Bu çocuklar da Batuhan gibi olursa çok yazık.Barcelona'da Bojan Krkic'i görüyormusunuz?18 yaşına yeni geldi,2-3 yıldır A takımda,ara sıra oynuyor ama çalışırsa oynayacak,bunu herkes gibi o da biliyor.Neyse,gençler konusu derin bir konu,başka bir yazıda ele alalım.Gelelim bugüne.
Son durumda Cumartesi günü maç kadrosundan 5 isim sakat ve Wolfsburg maçında durumu şüpheli.Wolfsburg son maçlarında çok gol atıp çok yemeye başladı.Savunmada sıkıntı çekmesek bile bu maç galip gelmemiz gerektiğinden gol şart.Bu hücum hattı Alman savunmasını nasıl aşar,aşabilir mi?Biraz zor görünüyor. İddaa açısından alt olacak bir maç görüntüsünde ama iddaa beni hiç ilgilendirmiyor.Bana 3 puan lazım.
Tüm bunlar olurken gazetelerde yavaş yavaş transfer haberleri çıkmaya başladı.Pavluchenko ismi yazıldı.Şu kritik ortamda,golcüler zaten formsuzken,bir de transfer dedikodularıyla adamların kafasını bulandırmak hiç iyi olmaz gibime geliyor.Neyse ki teknik direktör sallantısını ,şimdilik , atlatmış gibi görünüyoruz.Ama önümüzde çok zorlu bir Kasım ayı var.Ligde Trabzonspor deplasmanı,ardından İnönü'de Fenerbahçe maçı,ardından Sivasspor deplasmanı var. Şampiyonlar Ligi'nde 3 Kasım'da İnönü'de Wolfsburg , 25 Kasım'da Manchester deplasmanı
var. Kasım ayında alınacak kötü sonuçlar herşeyi değiştirebilir.Hoca ve yönetim dahil herkesi tarumar edebilir.
En kötüsü ise tüm bu yaşananlara ve önümüzdeki maçlara bakıldığında kulübü yönetenlerin yeterli kabiliyet,ciddiyet ve aklıselim sahibi olmadıklarını bildiğimiz için olası kötü sonuçlarda bir anda dağılma ve tüm alanlarda kopmalar beklenebilir.Hep birlikte göreceğiz

29 Ekim 2009 Perşembe

DÜNYA DERBİSİ YALANI

Milliyet yazarı Nilay Yılmaz üşenmemiş araştırmış ve gerçeği sayılara dökerek tüm Türkiye'nin yüzüne vurmuş,yazıya bakalım;


Futbolda heyecanın zirveye çıktığı, kalbin her zamankinden daha hızlı çarptığı maçlardır derbiler... Futbolun bayramı... Her ülkenin farklı sebepten derbileri vardır...Celtic ve Rangers. Din derbisi... Lazio ve Roma. İdeoloji derbisi... Milan ve Inter. Sınıf derbisi... Real Madrid ve Atletico Madrid. İdeoloji derbisi...Steaua Bükreş ve Dinamo Bükreş. Derin devlet derbisi... Kızılyıldız ve Partizan. İdeoloji derbisi... CSKA Moskova ve Spartak Moskova. İdeoloji derbisi... Liverpool ve Everton. Buzdağının görünmeyen kısmı İngilizlerin derin İskoç meselelerini barındırır...Boca Juniors ve River Plate. Sınıf derbisi... Real Madrid ve Barcelona. Aynı şehrin takımları olmasa da yıllardır süren ezeli rekabet sebebiyle bir ideoloji derbisi gibi geçer.Manchester United ve Liverpool. Aynı şehrin takımları olmasa da yıllardır süren ezeli rekabet sebebiyle bir derbi gibi geçer...Geçtiğimiz Pazar günü oynanan Manchester United ve Liverpool maçı 202 ülkede yayınlanmış ve 600 haneye ulaşmış. Ortalama 2.5 milyar kişi tarafından izlenmiş...Yine geçtiğimiz Pazar günü oynanan Boca Juniors ve River Plate derbisi 100’e yakın ülkede yayınlanmış. Ortalama 1 milyar kişi tarafından izlenmiş...Fenerbahçe ve Galatasaray. Din, dil, ırk, ideoloji ve sınıf ayrımı yok. Her ne kadar dünya derbisi diye adlandırılsa da Türkiye dışında, sadece İspanyol C+ kanalı tarafından yayınlanmış...Dünya derbisiymiş...Hatta dünyanın 1 numaralı derbisiymiş...Bizden başka kimsenin umrunda olmayan bir derbi...Karşılaşmada 6 Brezilyalı oynamasına rağmen Brezilyalıların bile doğru düzgün ilgisini çekmeyen bir derbi...Kendimiz çalıp kendimiz söylüyoruz...Kendimize propaganda yapıyoruz...Bir haftadır televizyonlar ve gazeteler bas bas bağırıyor. Bunların arasında iyi niyetli yayınlar olduğu gibi ortamı gerip reyting ve tirajdan daha fazla pay kapma derdinde olanlar da var. Sonuç: Maç daha başlamadan futbolcular arasında kavga, başı yarılan bir hakem ve zıvanadan çıkmış tribünler...Yöneticisi, futbolcusu, taraftarı ve medyasıyla herkes bu yaşananların sorumlusu.Bakalım başımıza daha neler gelecek...
İşte budur dostlar.Güzel ülkemizde her alanda gördüğümüz koltuğa yapışmış yöneticilerin sırf iktidarlarını devam ettirmek uğruna yalandan kışkırtmalarla körükledikleri düşmanlıklar,yalaka taraftar gruplarının tetikçilikleri vs. hepsi buraya kadar.Gerçek çok net bir şekilde önümüzde ;dünyanın takmadığı bir dünya derbimiz var.Uğurlar olsun,iyi seyirler,iyi uykular Türkiye!!!

28 Ekim 2009 Çarşamba

BEŞİKTAŞ BUDUR

Çemberin dışındadır BEŞİKTAŞLI...
Teli yok gitar kasasında siyah bir notadır,
Kör bir ihtiyarın sakalına yapışmış blues dur,
Siyah çocuğun ağzında rap şarkısı,
Yediveren güller içerisinde bir halk türküsüdür...
Trübünde bir edebi küfürdür BEŞİKTAŞLI...
Mayıs meydanlarında bir yazısız pankart
Kavgada o pankartın sopası
Bir tutunamayanın hayalidir BEŞİKTAŞLI...
Mendilci veledin alnındaki yara bandı
Zeytin ağacında sallanan 13.havaridir
Akeldamada Golgetada şarap
Gazzede ölü bir arap
Ve direnen bir hayattır BEŞİKTAŞLI.
Kuytular da bir ağıt bulvarlar da söğüt dalıdır BEŞİKTAŞLI.
Issız bir gecede arkadaşçasına bir türkü,
Cehennem buz tutana kadar bitmeyecek bir öykü dür BEŞİKTAŞLI.
Hırsı ve mücadeleyi kamçılayan,
Siyah-Beyaz Çarşı arasından geçerek,
Semt parkında ağaçların rüzgara
Çocukların analara karşı nazını seyrediştir BEŞİKTAŞLI.
ASLOLAN HAYATTIR HAYATTA BEŞİKTAŞ diyebilendir BEŞİKTAŞLI.
Hüznünü festival gibi yaşar
Sevincinde sessizce ölür
NEY'in üflediği son faslın
En son verdiği nefestir BEŞİKTAŞLI

23 Ekim 2009 Cuma

FB ŞEREF TRİBÜNÜNDE MUTLU BİR BEŞİKTAŞ'LI

Y.D. baktı ki kendi camiasından hayır yok,parasıyla bile olsa kendini kabul ettiremedi,saygı göremedi.O da yeni ufuklara yelken açtı,Fenerbahçe'lilere yanaştı.En azından Fenerbahçe stadında YETER sloganlarını duymayacak,ağız tadıyla bir maç seyredecek.Haklı adamcağız.Ne derler bilirsiniz,herkes layığını bulurmuş...

22 Ekim 2009 Perşembe

GÖSTER BİZE YILDIRIM!!!!!!!!

Büyük!!! Başkan Yıldırım yeni bombalar patlattı. İlkeli!!! haber sitesi www.kartalhaber.com 'un haberine göre söyledikleri aynen şöyle ; "İlelebet Beşiktaş Başkanı olacağım diye bir iddiam yok". Bakın bunu söylemesi içimizi rahatlattı çünkü mazallah oğlu da var,hem de 2 tane,vallahi Melih Gökçek modeli olabilir.Başkanlık babadan oğula geçmesin!! Ve söze devam eder ;
"Ancak bırakıp kaçacak, Beşiktaş'ı bu kulüpten nemalananlar istedi diye terkedecek halim yok. Ben Beşiktaş'ın başkanıyım. Hatalarımla sevaplarımla bu kulübün tarihine geçtim. Ne Fulya'yı, ne iki kupayı tarihten silebilirler"
Kulübün tarihine geçmeyi geçen yıl alınan 2 kupaya bağlaması sığlığının tezahürüdür.Ufuk bu kadar dostlar.2 kupa.Başkanlığı döneminde alınan diğer Türkiye kupalarını unutmuş ,geçen yıl 2 kupa aynı anda alınınca kendini başarılı sanmaya başlamış.
"Kaybetmek sorun değil. Ama bundan sonra herkes şunu bilsin: Yıldırım Demirören sadece doğru bildiği yolda ilerleyecek. 'Tribünleri temizleyeceğim' dedim. İnönü Stadı'nda tüm tribünler bana yeter artık diyor. Yetip, yetmeyeceğine kongre karar verecek. Ama Yıldırım Demirören, şu anda size anlatamayacağım temizlik operasyonunu mutlaka gerçekleştirecek. İnönü Stadı'nın tribünlerini dolduranlar, toplum psikolojisinde bazı ayrıntıları gözden kaçırıyorlar. O ayrıntılar göz önüne serildiği zaman, herkes neyin, ne olduğunu görecek"
Demeci okuyan muhteremi CIA başkanı falan zannedebilir.Şimdi açıklayamayacağı operasyon yapacakmış.Ne yapacaksın?neden açıklayamıyorsun?ne zaman açıklayacaksın?sen şakamısın?gerçekmisin?Beşiktaşlımısın?Nesin sen?başımıza nasıl geldin?nasıl gideceksin?ardından neler konuşulacak? ve en önemlisi ardında ne bırakacaksın?

19 Ekim 2009 Pazartesi

BJK BLOGLAR KARDEŞLİĞİ

İnternet'te faaliyet gösteren tüm BJK blog'larına en kestirmeden ulaşmamızı sağlamak gibi harika bir hizmet veren BJK Blog'larda yerimizi almış bulunuyoruz. Tüm Beşiktaş'lıları bu siteye davet ediyoruz.Başarılar...Teşekkürler...

www.bjkbloglar.com

16 Ekim 2009 Cuma

HELAL SANA MURAT AKSU

Başlangıçta belirteyim,bu yazı Murat Aksu'ya destek yazısı değildir.Hatta kendisi hakkında ciddi şüphelerim de var ama o ayrı bir yazının konusu.
Ancak Beşiktaş'ı içine düştüğü alternatifsizlik kuyusundan çıkarmak için ilk adımı atabilme cesaretini gösterdi ya gerisi boş.Camianın önde gelen isimlerinin denen zatların hiçte öyle önde geldikleri yok hatta tam tersine arkadan arkadan seyrediyorlar.Kimler bu muhteremler; geçmiş dönemlerin başkan adayları,yöneticileri.Rahmi Koç,Fikret Orman,Hasan Arat,büyük Beşiktaşlı diye gaz verilen ama hiç gaz yemeyen Tuncay Özilhan,Nevzat Demir,Cemil Kazancı.Liste uzar gider.Bir kulüpte işler bu kadar kötü giderken muhalefet denen kesimde bu kadar sessizlik hiç hayra alamet olmadığı gibi bu isimler için de sessizlik aslında gerçek yüzlerinin ortaya çıkmasıdır.Demek ki yukarıda isimleri yazılan bayların hiçbiri bu kulübü yönetecek çapta değiller.Kulübün ihtiyacı olduğunda yönetime gelecek,sorumluluk alacak ve elini taşın altına koyacak yürek yok bu paşalarda.Geçen yıl 1 defa celallendiler,yemek yiyelim falan dediler ama onu bile beceremediler.Y.D.'in kasten kulübü yüksek borç altına sokması ve böylece kimseyi yönetime talip olamayacak hale getirme stratejisi bugüne işe yaradı.
Bu zor dönemde ,hele ki Y.D.'nin tribünleri bile bölmeyi başarıp kendisi aleyhinde bağıranları Çar$ı'nın yardım ve yataklığıyla sindireceği ve kendi deyimiyle "temizleyeceği" bir dönemde tek başına çıkıp aday olması az iş değildir.Kulübün paşazadeleri dut yemiş bülbüller gibi sırça köşklerinde keyif çatarken,kongreye 3 ay varken,Y.D. ve yardakçılarının her türlü kirli oyunlarına ve iftiralarına alet olacağını bile bile ben varım demek mangal gibi yürek ister.
Y.D. ve tayfası delege oyunlarına çoktan başlamışken,kulübün cebinden delegelere beleş Moskova seyahatleri verilirken,çıkıp o eleştirileri yapabilmek için ADAM olmak gerekir.Murat Aksu'nun adaylığını açıkladığı konuşması ADAMlığının da dosta düşmana ilanıdır.Bazılarının görüpte utanması gerekir.
Sayın Aksu,umarım kongreye muhalefetin tek adayı olarak gidersiniz yoksa Y.D. karşısında şansınız olmaz,üzgünüm.Tek şans Y.D. karşısında tek aday.Ve o adayın güçlü bir yönetim kadrosu kurması.Neleri yapmamanız ve nasıl adamlarla çalışmamanızı bu yönetim kuruluna bakarak kolayca anlayabilirsiniz.Kulübü Y.D. belasından kurtarmanız durumunda efsane başkanlar arasına şimdiden girmiş olursunuz.Bol şanslar.

14 Ekim 2009 Çarşamba

ÇAR$I YENİ SLOGAN : EMRET BA$KAN

Y.D.'in açıklaması daha soğumadan adamları dayanamadı,yukarıdaki açıklamayı yayınladı.Kısaca diyorlar ki "başkan ne derse biz onu yaparız". Anlaşılır,laf olur,söz olur diye çekindikleri de yok hani.Çünkü anlaşılsın istiyorlar,herkes anlasın diyorlar,mesaj vermiyorlar,direk söylüyorlar.Çünkü o anarşist ruh artık ruhunu başkana sattı,başkanın emrinde.
Bu haftadan sonra İnönü stadında çok daha vahim görüntüler yaşanacak.Başkan'ın adamları taraftara karşı.Eski deyimiyle "Çarşı Beşiktaş'a karşı".

13 Ekim 2009 Salı

MİNTAX BEŞİKTAŞ

''Son zamanlarda Beşiktaş'ın yanlış yönetildiğine dair ifadeler var. Bunlar yanlış ve yanlı açıklamalardır. Büyüklerimiz, aynı taraftar olaylarının kendi başlarına geldiğini unutmamalı. Ben bir karar verdim, bu tribünler temizlenecek. Bu tribünleri hep beraber temizleyeceğiz. Camiayı buna davet ediyorum'' diye buyurdu.
Sığ düşünce dünyasının,çapsızlığının göstergesinin bir örneği daha.Kendisi karar almış,temizleyecekmiş.Temizlemekten kasıt Denizli maçında 2 kupayı unutma pankartını açanlar değil herhalde.Diğerlerini temizleyecek,kalanlarla sakin sakin maç seyredecek.
Ne diyelim , MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET BABANIN CÜZDANINDA MEVCUTTUR.

11 Ekim 2009 Pazar

www.kartalhaber.com'un U DÖNÜŞÜ

Beşiktaş'ta kongre yaklaştıkça saf değiştirenler ortaya çıktı. Şimdiye kadar çoğunlukla Beşiktaş haberleri için kartalhaber.com'u takip ederdim ancak son 1 haftadır bu arkadaşlarda da bazı değişiklikler oldu.Demirören'e moral,tam destek gibi haberler imzasız yayınlandı.Ardından Hikmet Çetin'e şok,Hikmet Çetin vazgeçiyor haberleri çıktı.Bu imzasız haberlerin ne olduğu malumunuz.Eğer bir yayın organı haber kaynağını yazmıyorsa o haber kendisinin bir organından çıkmış demektir.
Piyasanın en bilinen Beşiktaş muhabiri İsmail Er zaten beşik gibi yazıyor,ne yazdığını kendisi anlıyorsa bize de anlatsın.
Daha kongreye 3 ay var,medya yine sallamaya ve sallanmaya başladı.Son 1-2 haftayı düşünemiyorum.Bakalım neler göreceğiz ilkeli!!! medyamızdan.

kartalhaber.com'a dönelim.Aferin arkadaşlar.Onurlu!!! mücadelenize devam edin.Erdoğan baba sizi de görür...

9 Ekim 2009 Cuma

FAMİLYA DÖ DEMİRÖREN - 2

2 resim arasında ne fark var bulun bakalım...

FAMİLYA DÖ DEMİRÖREN

Habertürk'te bugün Demirören ailesi hakkında çok güzel bir yazı yayınlandı.Geçmişten bugüne gelene kadar yapılanlar hakkında.Aslında okuyunca hiç şaşırmıyorsunuz,aile çizgisini hiç değiştirmiyor,aynı yolda devam ediyor.Okuyalım,öğrenelim,zaten yakından tanıdığımız bu aileyi biraz daha tanıyalım.

Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in babası Erdoğan Demirören’in, geçtiğimiz Salı günü Bugün gazetesinde bir röportajı yayınlandı. Röportajda, baba yüreğinin evladının yaşadığı olaylar karşısında sessiz kalamadığı vurgulanıyor, ilginç açıklamalara yer veriliyordu. Baba Demirören’in “Oğlumu üzeni ben de üzerim” manşeti ile verilen sözleri arasında, şu ifadeler bulunuyordu: “Bizim kadar Beşiktaşlı bir aile yok. Süleyman Seba döneminde (1981) kulübe 40 milyon dolar bağışta bulundum. Bunu bilenin sayısı çok azdır. Yıldırım kulübe 60 milyon TL verdi. Hem de geri alamayacağını düşünerek. Hiçbir zaman verdiklerimizi bu camianın önüne seçim kozu olarak sürmedik. Biz Beşiktaşlılığımızı parayla asla kıyaslamayan bir aileyiz.”
Aynı röportajı Vatan gazetesi aldı, ertesi gün çok daha çarpıcı bir başlıkla, “60 milyon TL’yi geri alamaz” manşetiyle sundu. İçerik aynıydı ama ilk gün yalanlanmayan röportaj, Demirören’in yıllardır spekülasyon konusu yapılan kulüpten alacaklı olduğu para ön plana çıkarılınca yalanlanıverdi.
Neyse biz dönelim esas konumuza.... Erdoğan Demirören’in önce sessiz kaldığı sonra yalanladığı sözleri üzerineufak çaplı bir araştırma yaptık. Gerçekten de dediği gibi kulübe para vermiş. 40 milyon dolar değil belki ama o zamanın parası ile 40 milyon TL. Ama acaba hangi şartlarda? Dediği gibi bağışta mı bulunmuş, karşılığında isteklerde mi bulunmuş? İşte konunun perde arkası:
-‘PASTAYI BAŞKAN OLAN YESİN’-
O yıllarda Rıza Kumruoğlu başkan, ama bırakmak istiyor. Kulüpten de 42 milyon TL alacaklı ve parasının ödenmesini talep ediyor. Süleyman Seba başkanlığa talip oluyor ancak maddi imkanları yetersiz. Erdoğan Bey devreye giriyor, “Ben seni finanse edeceğim, parayı vereceğim” diyor. Hem de karşılıksız! Ama bu sözleri tepki görüyor. Camiada “Davul Seba’da, tokmak Demirören’de mi olacak?” sesleri yükseliyor. Erdoğan Demirören açıklama yapmak zorunda kalıyor: “Ben bu parayı Beşiktaş’a veriyorum. Kim başkan olursa bu pastayı o yesin. Parayı başkan seçilene vereceğim.”
Bu gelişmelerin ardından Süleyman Seba yarıştan çekiliyor, Mehmet Üstünkaya başkan oluyor. Demirören de parayı yeni başkana veriyor. Buraya kadar her şey normal belki ama ilerleyen dönemde gelişmeler oluyor. Baba Demirören, “Ben parayı verdim. Bunun karşılığında forma reklamlarında benim şirketlerimin ismi yer almalı” şartını koşuyor.
Haklı da... Yönetim kabul ediyor ve Beşiktaş artık maçlara Demirören’in şirketleri olan Milangaz Likitgaz, Mutfakgaz, Güneşgaz, Ankara Pazarları, Arşimidis, İstanbul Umum Sigorta (fotoğrafları yanda) reklamları ile çıkmaya başlıyor.
Vermeyi taahhüt ettiği parayı zaman zaman aksamalarla da olsa 18 ayda ödüyor. Ardından bu kez de “Forma reklamları karşılığı bana fatura kesin” diye yeni bir istek geliyor.
-OĞLU DA REKLAM VEREBİLİR-
Yönetimde tartışmalar çıkıyor. Dönemin muhasip üyesi Faruk Pala, “Bu parayı bize hibe etti. Her yerde bunu söyledi. Ne faturası vereceğiz?” sözleriyle karşı çıkıyor. Tartışmalar bir süre devam ediyor. Ama Demirören’in ısrarcı olması üzerine dönemin başkanı Mehmet Üstünkaya bunalıyor, “Faturayı verin” diyerek olaya noktayı koyuyor.Bu olayı niye anlattık... Demirörenler’in Beşiktaş sevgisi acaba karşılıksız mıymış, yoksa belli bir bedeli var mıymış?Verilen paralar hibe mi edilmiş, yoksa günü gelince bir yolla tahsil mi edilmiş? Son bir not... Demirörenler’in Beşiktaş sevgisine saygı duyuyoruz. Camiada Baba Demirören’den 28 yıl sonra da oğlu Yıldırım Demirören’in kulüpten alacakları gündemde. Babası verdiği paranın karşılığını forma reklamları ile almışsa, aynı taktiği belki oğlu da uygular, Beşiktaş yıllardır sırtındaki bu en ciddi kamburdan kurtuluverir. Ne dersiniz?

7 Ekim 2009 Çarşamba

HİKMET ÇETİN

Son günlerde Ocak 2010 tarihinde yapılacak kongrede başkanlık için Hikmet Çetin adı telaffuz edilmeye başlandı.Hatta bugünkü gazetelerde Hikmet Çetin'in "Seba beni destekliyor" tarzı açıklamaları var.
Öncelikle Beşiktaş'ta başkanın değişmesi gerekliliği aşikar.Her ne kadar sevgili atalarımız "gelen gideni aratır" diye buyurmuşlarsa da , bu noktadan sonra gelenin Y.D.'i aratması söz konusu bile olamaz. Hikmet Çetin'e gelince,siyaset dünyasında son derece saygın bir isim.Siyasi kimliğinin ötesinde Afganistan'da yaptığı uluslararası görevde son derece başarılı oldu ve aynı zamanda uluslararası camiada da ismi duyuldu.Böyle bir ismin Beşiktaş'a başkan olması son derece sevindirici olur. Ancak Beşiktaş'ın içinde bulunduğu vahim ekonomik ve diğer şartlar gözönüne alındığında sadece Hikmet Çetin ismi yeterli gelmeyecektir.Beşiktaş'ı içinde bulunduğu buhran ortamından ne yaptığını bilen,kararlı ve gerektiğinde kulübe sıcak para desteği verebilecek bir yönetim çıkarabilir.Bu da sadece saygın bir başkanla değil,iyi bir ekiple olur.Yeni yönetimin birkaç koldan çalışması lazım.Mali konuları ele alacak olan ekip , kulübün gelir gider tablolarını çıkaracak(gelecek sezon ne gelir olacaksa,Y.D. hepsini bu seneden kırdırdı) ve gelecek yıllar için yeni gelir kaynakları ve mevcut gelirlerin artırılması çalışmalarını yapacak. Futboldan sorumlu olan ekip takımın yeniden planlanması , gelecek yıllar için her mevkide kimin oynayacağı , kimin gelip kimin gideceğinin belirlenmesi şart. Ancak yeni yönetim ciddi miktarda sıcak para desteğiyle gelmezse , kulübün bu durumdan kurtulmasının tek yolu küçülme olarak görülüyor. 1-2 sezon Beşiktaş takımı transfer yapmayacak ve altyapıdan gelen futbolcularla A takımını takviye edecek.Bu dönemde borçlar azaltılacak ve kulüp rahat nefes alacak.Başka yolu yok. Bu şuursuz transfer politikasıyla bizim Fenerbahçe ve Galatasaray'la yarışı sürdürecek halimiz yok.Tamam onlar da borç olarak Beşiktaş'tan aşağı kalır durumda değil ama kötü örnekler bizi bağlamaz. Kulübün sağlıklı politikalarla,UEFA kriterlerine uyacak şekilde yönetilmesi gerekiyor.Bunu da mevcut kafanın yapamayacağı , zaten yapamadığı ortada. Ayrıca futbol dışındaki spor dallarına da eğilmek,kafa yormak lazım. Buralarda da geçmiş yıllarda görev yapan ve fark yaratan yöneticiler olduğunu biliyoruz.
Tek temennimiz kulübümüzün aklı selim sahibi insanlarca yönetilmesi ve hakettiği saygınlığa yeniden kavuşması. Beşiktaş adı taraftar olaylarıyla,staddaki küfürlerle,saha kapatma cezalarıyla birlikte anılmamalı.Kulübü bu günlere getirenler bunun hesabını vermeli.

3 Ekim 2009 Cumartesi

SÜRÜ İNÖNÜ'DE...OTLAMASINLAR,BUNLAR ÇİMLERİ DE YER!!!

Siz o pankartın etrafında kümelenen güruh kimsiniz bilmiyorum ama çok ballı avantalarınız olduğu belli.İnsanoğlu'nun şerefini haysiyetini bu kadar ayaklar altına alabileceğini , Beşiktaş ruhuna bu kadar ihanet edilebileceği ender zamanlar olabilir.İşte dün akşam siz bize bunu gösterdiniz.Bu güruha iyi bakın arkadaşlar,bunlar ceplerine konan 3-5 kuruşa tamah eden,sırtını sıvazladınmı ayağından donunu bile alabileceğin adamlardır. Bunlar başkanın kurşun askerleridir,paralı hizmetkarlarıdır.Başkanları neyi emrederse hiç düşünmeden,hiç sorgulamadan onu yerine getirir.Bunlar satılmıştır.Bunlara acıyın ama merhamet göstermeyin.Bunlar ki Beşiktaş'ı satan adamlardır.Eminim o pankartı açmaları için cep harçlığına fit olmuşlardır.Hayata sadece kendi çıkarları ve ceplerine giren para gözüyle bakarlar.Ne düzgün özel hayatları vardır,ne de başarılı iş hayatları.Hiçbir baltaya sap olamamış adamlardır.Yıldırım Demirören gibi adamların lüks dolu,şaaşaalı ve pırıltılı hayatını,Beşiktaş'ı kendi oyuncağı olarak gören zihniyetinin devamını korumaya çalışan zavallı sürüsüdür bunlar. Bunları gördüğünüz yerde ezin geçin,bunlar ezilmeye alışıktır.Herkes basar ve üzerlerinden geçer.Ezin ki , onlara bu tip yerlerde kullanılma şansını vermeyin.Sefil hayatlarını onun bunun sırtından,beleş işlerden,bu tarz tetikçiliklerden sürdüreceklerine ezin gitsin.O pankartın yanında ve yakınında yer alan sizler , yazıklar olsun hepinize.

2 Ekim 2009 Cuma

ÇEŞME MUSTAFA DENİZLİ'Yİ BEKLİYOR


PROTESTOLARA ALIŞIK OLMAYAN YÖNETİM ARTIK ALIŞABİLİR

CL maçı hakkında ne yazayım diye düşündüm ,sonra yorumları okudum,zaten yazılması gerekenleri bir çok arkadaş yazmış.Kadro seçimini,Denizli'nin Türk futbolunda yeni rekora koşuşunu,3 büyükleri şampiyon yapan adam durumundan Şampiyonlar Ligi'nde puan alamayan adama dönüşmesini,vs.
Havaalanındaki tepkiye herkes televizyonlarda,radyolarda kibar yorumlar yapıyor.Sarhoşların işi,ölçüsüz,yakışıksız,falan filan.Peki karşınızdaki adamlar ölçülü mü?Karşınızdaki adamda akıl ve mantık var mı?Beşiktaş tarihinin en başarısız başkanı iken,kulübü göz göre göre iflasa sürüklerken hala ısrarla başkanlığa aday olabilme cesaretini ve yüzsüzlüğünü nasıl kendinde bulabiliyor?Beşiktaş başkanlığı makamına yakışıyor mu?Şimdiye kadar ne başardı ki yeni yönetimde neyi başaracak? Kongrede ne vaadedecek?Aziz Yıldırım 3 sene üst üste şampiyonluk sözüyle kazandı.Bizimki ne yapacak?5 sene üst üste şampiyonluk söz mü?Hadi sözü verdi,şampiyon olamadığı ilk sene istifa edecek karakteri gösterecek mi?
Tepkiler normaldir arkadaşlar.Birilerini kendine getirmek için bazen ölçüyü kaçırmak gereklidir.Kaldı ki tüm dünyada protestolar için yumurta kullanılır.Yanında arzuya göre domates te olabilir :) Bunlara alışacaklar.Daha geçen hafta protestolara alışık bir yönetim değiliz diyordu muhterem.Alış artık...Ya da daha iyisini yap,alışma,alışamadım de,istifa et.

GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM

Göbeğini kaşıyan adam terimi ilk defa Bekir Coşkun tarafından kullanılmıştır.Seçimlerden hemen önce.Yaşama savaşı veren ama hayattaki seçimlerini düşünerek değil duygusal olarak yapan,bu nedenle hep istismar edilmiş ve edilen ve edilecek olan halk yığınları için kullanmıştır.Bu anlamda Beşiktaş kongre üyelerini bu yığınlara benzetiyorum.Son genel kurulda hepsi göbeğini kaşıyan adam durumundaydılar.Düşünmediler,geleceği göremediler.Oysa bu başkan,bu yönetim daha önce neler yapabileceğini veya yapamayacağını açık açık göstermişti.Buna rağmen seçildi.Tüm dünyada seçimlerde temel bir unsur vardır,başarılı olan devam eder,başarısız olan gider.Demokrasinin temel kuralı budur.Oysa siz başarısız olanı ısrarla seçmeye devam ederseniz başınıza böyle işler gelmesi kaçınılmazdır.Beşiktaş kongre üyeleri bunu göremedi.Tüm yanlışlarını,transferleri,hatalı kararları,yatırımsızlığı,vizyonsuzluğu sineye çekti,görevi 1 dönem daha bu yönetime verdi.Sonuç belliydi.İşte eseriniz sayın kongre üyeleri.Bugün bu tabloya üzülmeye hiç hakkınız yok.Siz seçtiniz,siz oy verdiniz.

Şimdi merak ettiğim nokta acaba Ocak ayında göbeğinizi kaşımaya devam edecek misiniz? Göreceğiz...

25 Eylül 2009 Cuma

DEMİRÖREN'İN KONGRE AÇILIMI - ÜMRANİYE

Kongre yaklaştıkça başkan seçimi kazandıracak bomba çalışmalarını hızlandırdı.Geçen kongreyi yeni stadın maketiyle kazanan başkan yine aynı maketi kullanamaz,delegelerde bir yere kadar,onlar da insan,bu sefer yemezler,sanırım,,,umarım.Şimdi 2. maket açılımı haberi var,bu sefer Ümraniye açılımı.Fulya projesini Aşçıoğlu açılımına çeviren zihniyet yine iş başında,bu defa da Ümraniye'ye gözünü dikti.5 yıllık icraatında Beşiktaş'a gayrimenkul anlamında 1 karış toprak kazandıramayan,üstüne en değerli varlığını,kalbini,Fulya'yı tanıdık müteahhide peşkeş çekenler bu defa aynı hesapları Ümraniye için de yapmaya başlamışlar.Habere bakalım;


İşte Başkan'ın kongre kozu
Yıldırım Demirören ikinci Fulya Projesi için kolları sıvadı.


Başkan, arazisi değerlenen Ümraniye Tesisleri’nde yapılanmaya gidip, kulübe yüklü bir gelir kaynağı yaratmanın hesaplarını yapıyor.
Beşiktaş’ta yaklaşan 2010 Genel Kurulu öncesinde, Başkan Yıldırım Demirören bir yandan liste çalışmalarına hız verirken, diğer yandan da büyük bir proje için kolları sıvadı. Beşiktaş’ın Ümraniye Tesisleri için geleceğe yönelik büyük bir proje masaya yatırıldı. Kartal’ın tesislerinin yer aldığı 120 dönümlük arazi, bugün inşaat alanı olarak öne çıkıyor. Önce TOKİ’nin tesis çevresine Yeşil Vadi konaklarını dikmesi, daha sonra da özel bir site daha yapılması Ümraniye’nin değerini katladı. Ayrıca tesislerin çevresinde milyon dolarlarla ölçülen villaların yapılması, yönetimi harekete geçirdi. Futbol takımının tesislerinin taşınması için, Kumburgaz’da çeşitli yerler tespit edildi.
A takım ve altyapı için tesisler yapıldıktan sonra, Ümraniye’de yapılanmaya gidilecek.
Fulya’yı üçe katlayacakŞile Otobanı’nın üst tarafında kalan araziye otel, hastane, benzin istasyonu, tesislerin yer aldığı alana merkezleri, alışveriş merkezi, arka bölüme ise, özel villalar yapılacak. Beşiktaş’ın bu bölgeden elde edeceği gelirin, Fulya’yı üçe katlaması planlanıyor.

İşin iyi tarafı şunun şurasında kongreye 3 ay kaldı.Bu iş maketten öteye geçemez.Kötü tarafı ola ki tekrar seçilirse bu adam Ümraniye'yi satacak,ardından sıra Akaretler'e gelecek,orayı da satıp kulübün kapısına ya kilidi vurur ya da hiçbir geliri kalmadığı için satın alır,Demirören İdman Yurdu ve Jimnastik kulübü şeklinde devam eder.

KONGRE ÜYELERİ , UYANIN , UYANIK OLUN. GEÇEN DEFA YAPTIĞINIZ HATAYI BU SEFER YAPMAYIN. YAKINDA BAŞLAR YURT ÇAPINDA GEZİLER , ŞEHİR ŞEHİR GECELER. 3 YIL ÖNCE KONGREDEN 1 AY ÖNCE ANKARA'DA SHERATON'DA YAPILMIŞTI,ANKARA DIŞINDAN GELEN DELEGELERİN TÜM MASRAFLARINI KULÜP KARŞILAMIŞTI.BUNLARA KANMAYIN,1 GECEYE OYUNUZU SATMAYIN.SİZE DE HESAP SORAN BİRİLERİ ÇIKAR!!!!

BİRİ BAŞKANI UPDATE ETSİN

Dün gazeteler düşen haberde başkan aynen şöyle demişti : Protestolara alışık değiliz. Nasıl yani dedim kendi kendime,gözlerime inanamadım ,sabah mahmurluğuna verdim ama bu kadarla kalmamış , dahasını da söylemiş muhterem.Bakalım neler demiş ;


“Geçen yılın ilk yarısını 6’ncı bitirdiğimizde Kayserispor karşılaşmasında olduğu gibi ilginç protestolar oldu ama çifte kupa kazandık. Önemli olan inanmaktır. Biz yönetim ve teknik heyet olarak bu yıl daha başarılı olacağımıza yürekten inanıyoruz” dedi. Üç kulvarda mücadele ettiklerini ve yolun başında olduklarını belirten Demirören, şunları söyledi: “Ben, yönetimim ve futbolcularımız acımasız yorumları hak etmiyoruz. Yönetim olarak sevgi çemberinin bozulmasına asla izin vermeyeceğiz. Rakiplerimiz karşısında alacağımız sonuçlarla taraftarlarımızı coşturmaya devam edeceğiz. Protestolara alışık bir camia değiliz. Beşiktaş yönetimi olarak biz hep istikrardan yanayız. Denizli’nin arkasındayız Teknik direktörümüz Mustafa Denizli’nin kriz ortamını çözeceğini biliyoruz. Denizli ile istifa etsin diye anlaşmadık. Zaten geçmişte bakın istifa eden teknik adamların ardında istikrarsızlık yaşanmıştır. Denizli hocamızın her zaman arkasındayım. Kendisi takım hakkında geniş çaplı bir rapor hazırladığını belirtti. Şu anda CSKA Moskova ile önemli bir maçımız var. Bu karşılaşmada yeni sayfa açacağız.” Geri dönüşü olacak Transferlerin eleştirilmesinin doğru olmadığını sözlerine ekleyen Yıldırım Demirören, “Ernst’i aldık, inanılmaz eleştiriler oldu. Sonra taraftarların sevgilisi oldu. İsmail Köybaşı konusu da çok konuşuluyor. Şu anda İsmail Milli Takımda. Hocamızın istediği oyuncuları aldık. Yaptığımız her hareket SPK’ya bağlı olarak gerçekleştiriyoruz. Her kuruşun vergisi ödeniyor. Bu kadroda oyuncularımız aldıkları paranın fazlasını geri dönüşüm olarak gerçekleştirecektir.” Ocak ayında yapılacak kongre için çalışmalara başladığını açıklayan Demirören, taraftarlardan destek istedi, iyi günde olduğu gibi kötü günde de yanlarında olmalarını istedi.


Bu yönetime ve başkana yapılan protestoları yazmak için blog sayfaları yetmez. Bu adam herkesi kendi zeka düzeyinde mi sanıyor acaba?Ernst'i alınca inanılmaz eleştiriler olmuş.Ernst için kim ne eleştiri yapmıştı? Rüyada mısın , kafan iyi mi? Sevgi çemberinin bozulmasına izin vermezmiş. Ne sevgi çemberinden bahsediyor? Ben size sevgi çemberinin fotoğrafını göstereyim...


Demirören'in sevgi çemberi anlayışı olsa olsa budur,ondan daha ötesi de beklenemez zaten...

24 Eylül 2009 Perşembe

HOŞGELDİN FERİDUN DÜZAĞAÇ

Feridun Düzağaç'ın Radikal'de yayınlanan yazısını dikkatlerinize sunarım arkadaşlar. Kendisi yılın en bomba yazılarından birine imza atmıştır.Tebrik ederim...

Yazarınız yıllık hüznünü kullandığından...

Bu hafta ne desem boş. Ne yapsam da hedef saptırtsam kendime, kursağıma bir gecekondu hızı ile oturan hevesimi unutsam. Bahtsız bedeviyi çölde bekleyen kutup ayısı hesaabı sen gel yıllar sonra yeniden yazmaya başla ve lakin takımın havlu atsın henüz altıncı haftada. Ah. Editörüm der ki abartmadan 4 bin vuruşta sınırla yazını. 100 milyon kelam etsem anlatamam Beşiktaşlı’nın alın yazısını. Of.
***
Üç büyüklerin ‘altıda altı’ ile başladığı bir sezon yaşıyoruz. Bizimkisi puan cinsinden. Bereket bu hafta Ankaraspor’u 3-0 yeneceğiz ve gol atmış gibi görüneceğiz. Güzel Beşiktaş seyircisi ‘kader, kısmet, nasip, musalla taşı’ diye diye, ramazan ayında gol orucu tutan nurtopu gibi bir takımımız oldu maşallah. Dini bütün acılı arabesk bir camia olduk, dua ile şampiyon olmalar filan. Tövbe estaban kambiyasso derim ben. Elâleme kader, kısmet, Keyta bize lpg’li Ferrari ve som altından Tabata. Başkanımız ile ilgili son noktayı sağduyulu Beşiktaşlı koydu, tayin Antep’e çıktı. Bendeniz de başkanımızın eşi Revna Demirören hanımefendiye yalvarmak istiyorum zira biliyorum ki her başarılı erkeğin arkasında bisiklete binmiş bir talih kuşu ve her başarısız erkeğin arkasında kalbi kırık bir eş vardır. Denizli hocamız şampiyonluğu hanımefendiye ithaf etmişti gözleri dolu idi, benim de. Geçen sezon rakiplerden oldukça geriye düştüğümüz bir haftanın ardından Revna hanımefendinin gözlerinde ‘korkarım sizinle de olmayacak Mustafa Bey’ bakışlarını gördüğünü ve buna ne kadar üzüldüğünü anlatmıştı. Revna Hanım da yaşanan büyük sıkıntıların ardından gelen şampiyonluğa en çok da evin huzuru adına ne kadar sevindiğini paylaşmıştı. Derim ki ‘Hanımefendi sizin yuvanızın ve tüm Beşiktaş camiasının ebedi huzur ve mutluluğu için gereğini yapınız’’ Sonuç ne olursa olsun minnettarız.
***
İçişlerine karışmak tehlikelidir, bilirim. Haddimi aştıysam acıma, ‘Ben 28 hafta boyunca ne yazacam şimdi’ çaresizliğime veriniz. Çok bilen Süleyman Hurma Bey içişlerine karıştığını bildiği için İnönü’de yediği fırçaya ses edemedi. ‘Beşiktaş Fenerbahçe’den transfer ve yönetim dersi almıştır’ derseniz Mehmet Topuz olayını ima ile, kaçırırsanız kantarın topuzunu, alırsınız boyunuzun ölçüsünü. Reva mıdır, revadır. Haklı olmak küfür yemeye engel değil memlekette kendimden bilirim. Şimdi burada iğneyi başkasına, aşkın hançerini kendime batırıp taraftarımıza küçük bir sitem ediyorum: Bu gibi tepkileri o dillere destan pankart hatta punk-art’larınız ile verseniz de takımı strese sokmasanız. Biliyorum hiçbişey oynayamayan takıma hatta feci formsuz hocamıza gider yapmamak için neye sardıracağınızı bilemediniz ve yağmur yiyip üşüdünüz biliyorum. ‘Saçsız kral’ı alkışlayarak sadece, tepkinin hasını da koydunuz ama sorarım, neden hâlâ formamızı giyen bir futbolcu o yada bu şekilde ıslıklanıyor, biliniz ki siz ‘yeee-ter..’ diye bağırmaya başladığınız an zaten ‘alayına gidiyor’ ve anlaşılıyor her şey. Ayrıca gün gelecek yere göğe sığdıramayacaksınız Tabata’yı. ‘Şezlong yazarı fe ağbiniz’ yanılır da gelmiş geçmiş en iyi en faydalı yabancı, Aleks yanılmaz. Müstakbel Ali’miz, türksel ligimizin sevimli şeytanı ne buyurdu ‘’Türkiye’deki en iyi yabancı Tabata’dır’’ Rıdvan Dilmen’e ait lakabı paylaştım diye kızmayınız. Rıdvan hoca bir melek. Gözüm üstünde Pektemek.
***
Toplamı bir Gökhan Gönül etmeyen dört adet sağ bekimiz var. Golcümüz yok. Formsuz hocamız Ekrem’i orada da dener mi acep. Bu aralar en zor iş -hocamızın bu dağınıklığında- Ekrem Dağ olmak. Tavşan Ekrem Dağ’a küsmüş, Çeşmeli Mustafa sanki kendine. Yabancı hakkımızı düşmemeye oynayan toplama bir takıma yapar gibi kullanmaya devam ediyoruz. 11 harflik isminde tek sesli harf olan Barcelona’nın yeni transferi ‘Chygrynskiy’ gibiyiz! Futbola ve arma aşkıyla oynamaya yabancı olmayan tek yabancımız var, gerisi hikâye... Haldun Üstünel’i kiralasaydık İbrahim Kaş yerine. Haldun Bey demişken Keyta’yı tekvando ve boks takımında da kullanabilirler. Hakem İlker Meral, göremedi heral ama ben gördüm ve çaktım kırmızıyı. Feci halde Cim Bom yanlısı medyamız yazmaz ben ‘dışarıdan’ yazayım dedim. Uzun aradan sonra ilk yazıma içeriden destek veren tüm dostlara içten teşekkür eder, Demirkol’u çakır gözlerinden öperim. Rıdvan’ın Levent Erdoğan’ı kapaklayan yorumunu haftanın lafı, ‘Beşiktaş taraftar duasıyla şampiyon oldu’yu haftanın gafı kendimi de haftanın safı ilan ediyorum. Safinaz’ın Temel Reis’i sevdiği gibi severim seni...

23 Eylül 2009 Çarşamba

BAYRAM GELDİ,LEVENT ERDOĞAN BİZİ NİYE ÖPTÜ ?



Durup dururken değil ama kendisinden hiç beklenmeyen bir açıklama geldi Levent Bey'den. Ne demişti muhterem , hep birlikte hatırlayalım ;


"Mustafa hocanın derhal istifa etmesi gerekir. Sene başında kulüpten peşin aldığı 1.5 milyon avroyu da bırakması lazım. Aynı şekilde başkan Demirören'de bu işten vazgeçmeli. Sokağa çıkamaz hale geldik. Geçen sezon rakipler kaybetti, bizim dualarımız ve taraftarın desteğiyle şampiyon olduk. 6 maçta 12 puan kaybeden hocanın değerlendirmesini ben değil, kamuoyu yapsın.İbrahim Kaş'ı bedavaya gönderip, üstüne para verip geri alıyoruz. Fink diye adı sanı duyulmamış bir adam transfer ettik. Antep'e Tabata ve İsmail için 15 milyon avro ödedik. Yok böyle transferler"


Söylenmesi gereken çok şey var ama nereden başlayacağımı bilemiyorum.Sondan başlayalım , transferler hakkında söyledikleri doğru (Fink kısmı hariç) ama bu lafları biz edersek haklıyız çünkü yönetimde değiliz,yönetici değiliz.Ancak bunu yönetimden birinin söylemesi abesle iştigal.O zaman adama sorarlar,bu transferler yapılırken siz neredeydiniz Levent Bey diye.Durun cevap vermeyin,ben nerede olduğunuzu söyleyeyim.Siz o sırada yurt çapında düzenlenen şampiyonluk kutlamalarına katılıp ,gerim gerim geriliyordunuz.Ama Lale devri çabuk bitti.Başkan bu transferler için har vurup harman savururken kafanızı dolce vita'dan kaldırıp "ne oluyor yahu,kendindemisin başkan" diye sorma cesaretini kimse bulamamıştı.Şimdi işler kötü gitmeye başlayıp kongre yaklaşınca gemiyi terk etme çalışmaları başladı.Olmadı Levent bey , size yakışmadı diyeceğim ama dilim varmıyor çünkü bu hareket size yakışıyor.Beşiktaşlı olmanın erdeminden zerre kadar haberi olmayan sizler,hele ki sorumlu yönetici olmanın ağırlığını taşıyacak ne çapta ne de o bilinçtesiniz.Sizden erdemli hareket beklemek zaten hayal.


Gelelim Denizli konusuna.Adam geçen sene 2 kupa kazandırmış,siz parayı iade etsin diyorsunuz.Bunun örneği dünyada yok.O aldığı paralar helaldir hocaya.Sözleşme yaparken düşünecektiniz.Ayrıca bu işler sizin dualarınızla oluyorsa size helal olsun,nefesiniz kuvvetliymiş.Peki bu yıl dua etmiyormusunuz?Yoksa tutmuyor mu?

Peki sayın Erdoğan siz söyleyin , siz o koltuğa yakışıyormusunuz?Beşiktaş'ın Asbaşkanlık koltuğunu işgal ediyorsunuz ama haliniz tavrınız o saygınlığa çok uzak.Ülkemizde sıkça rastladığımız koltuğa yapışmış yönetici tiplemesinin şu aralar en güzel örneğisiniz.İstifanın ne kadar erdemli bir davranış olduğunu biliyormusunuz? Peki size ne kadar çok yakışacağının farkındamısınız?