26 Ağustos 2009 Çarşamba

KAÇAN BALIK BÜYÜK OLUR(MU)?

Bugünkü Milliyet gazetesinde Nilay Yılmaz'ın bir yazısı var.Ülkemize gençken gelip bizimkilerin beğenmeyip gönderdiği ve sonradan dünya yıldızı olan yabancılar hakkında.Önce yazıyı okuyalım ;
4-4-2’nin Temmuz-Ağustos sayısındaki “Yakından Markaj” bölümüne konuk olan Ceylan Çalışkan “Türkiye’ye getirdiğim ilk futbolcular Johnson ve Preko’ydu. Sakıp Hoca’nın yardımcısı Hüseyin Kalpar’la futbolcuları izliyorduk. O zamanlar Lokeren’de oynayan Jan Koller’e baktık ki fiyatı 350 bin dolar civarındaydı, alınabilirdi yani. Ancak Sakıp Hoca’nın istediği futbolcu süratli, çabuk bir forvetti. Preko’da karar kıldık” diyerek kaçan büyük balığın ucuzluğuna vurgu yapmış.Çalışkan konuşmasının ilerleyen zamanlarında kaçan daha büyük balıklardan da bahsetmiş: “Şu an Barcelona kadrosundaki Yaya Toure, Ukrayna’nın Metalurg Donetsk takımında oynuyordu. Gittim konuştum ve 750 bin dolar kendisi, 1 milyon dolar da kulübüne verilmek üzere anlaştım. Arsenal’de oynayan abisi Kolo Toure o zaman kardeşiyle ilgileniyordu; onunla da görüştüm ve her konuda anlaştık. Bu durumu Beşiktaş’a söyledim. Rıza Hoca vardı o zaman takımın başında. Erdil Arpacı Yaya Toure’yi Lucescu’ya sordu, oradan olumlu rapor gelince Zeki Önatlı’yı Ukrayna’ya göndermeye karar verdiler. Ancak o hafta Ukrayna’da Eurovision şarkı yarışması olduğundan Avrupa’nın hiçbir ülkesinden Ukrayna’ya yoğunluktan dolayı uçak bileti bulamadılar. Ve olay orada bitti, kapandı. Büyük şanssızlık. Şimdi bonservisi 25 milyon euro civarında. Ribery’yi de ben buldum. Kasetlerini aldım geldim Beşiktaş’taki yetkililere izlettim. Fakat o zamanın hocası Del Bosque, o mevkide o tarz bir oyuncuya ihtiyacı olmadığını söyledi. Başka bir hoca olsa Ribery Beşiktaş’a gelirdi.”İş bilmezliğin, dar görüşlülüğün sebep olduğu kaçırılan fırsatlar... Günümüz futbolunun önemli isimleri de zamanında Türkiye liginin eşiğine kadar geldi; ama transferleri bir şekilde gerçekleşmedi. Kaka: Yıllar önce daha Gaziantep’e önerildiği ama çok genç bulunarak alınmadığı hep konuşulur. Ronaldinho: Sözde çok uzun yıllar önce Diyarbakır’a önerilmiş; ama bu “tıfıl” çocuk için yönetimden onay çıkmamış. Gremio’da oynarken Galatasaray onu almaya çalıştı, 5 milyon dolar isteyen kulübüne en son 3 milyon dolar verdi. Bir yıl sonra PSG, Gremio’dan 18 milyon dolara aldığı sambacıyı iki yıl oynatıp Barcelona’ya 35 milyon dolara sattı. Nedved: Galatasaray onu da Ronaldinho’ya benzer şekilde elinden kaçırdı.Shevchenko: Dinamo Kiev’deyken Trabzon’a tavsiye edildi. Ama dönemin yönetimi “ünlü değil, kim tanır ki” diyerek Ukraynalı yıldızı beğenmedi, Sheva’yı da bir yıl sonra Şampiyonlar Ligi’ndeki performansıyla Milan kaptı. Eto’o: 2000-01’de Fenerbahçe’nin gündemine geldi. Sarı-lacivertliler Baliç’i R.Madrid’den kiralık geri alırken Kamerunlu yıldızı da istedi. Real 5 milyon dolar istedi; Fenerbahçe 4 verdi. Pazarlık kiralığa döndü, ama Eto’o Mallorca’yı tercih etti; iş yattı.Sami Hypia: Samsunspor’da antrenmanlara çıktıktan sonra beğenilmeyerek gönderildi.Ronaldo: Yıllar önce Fenerbahçe’ye önerildiği ancak dönemin başkanı Ali Şen tarafından beğenilmediği hâlâ konuşulur. Appiah: 1996 yılında Galatasaray’ın denemek için getirdiği 8 Ganalı futbolcunun arasında yer alan ancak beğenilmeyen Appiah, İtalya’nın Udinese takımı tarafından beğenildi. Fenerbahçe’ye ise 8 milyon euro bonservis bedeli ile Juventus takımından transfer oldu zamanında. Ancak o futbolseverleri kahreden hastalık takımdan uzaklaştırdı Ganalıyı... Söylenen o ki; zamanın Galatasaray Altyapı Koordinatörü Tamer Güney’in Fatih Terim’e verdiği raporda, “Appiah’tan hiçbir şey olmaz” yazılıymış. Bir de Franck Ribery var. O eşikten içeri girdi; ama yönetim zaafları sonucunda elden kaçtı, başka ellere yar oldu... Ribery: 2004-2005 sezonunun ikinci yarısı Galatasaray’a gelen ve “Anelka’nın bonusu” diye nitelendirilen futbolcu, aylardır maaş alamadığını gerekçe göstererek Olympique Marsilya kulübü ile sözleşme imzaladı. Sarı-kırmızılıların dava isteğine ret cevabı gelince, transfer tamamen gerçekleşmiş oldu. Marsilya’dan yüksek bonservis ücretiyle Bayern Münih’e gitti. Bu sezon Real Madrid onu transfer etmek için elinden geleni yaptı, başka bahara kaldı... Maldonado, Josico, Lima, Schildenfeld, Diatta, Tomas Jun, Higuain, Zapotocny, Ailton, Ricardinho, Marek Heinz, Carrusca, Inamoto, Barusso, Bouzid... Daha kimler kimler... Bunlar sadece İstanbul oligarşinin fayda görmeyip gönderdiği ilk akla gelenler...Sevgili yöneticilerimiz, günümüz futbolunun önemli isimlerini beğenmeyip, aldıkları ve göndermek için ellerinden geleni yaptıkları transferleri hangi kriterlerle yapıyorlar acaba?Futbol dünyasının tam ortasında yer alıp futbolu sadece kendilerini afiş olarak kullananların yanlış yaptıkları sadece transferler değil elbet. Futbola aşırı tutkunun olduğu bu topraklarda futbolu yönetenlerin ve içinde yer alanların iyi bir eğitime ihtiyacı var. Tek mesele futbolcu beğenmek ve almak değil çünkü. Eğer futbolu bu ülkede geliştireceksek aynaya bir bakmakta yarar var. Çünkü herkes aynayı kendi yüzüne tuttuğunda eksiklikler giderilir. Yoksa ilelebet Süleyman hep başbakan, başbakan hep Süleyman nakaratına dönüşür hayatımız ve futbolumuz ki bu da bir arpa boyu yol almamak demektir... Bir şehir efsanesiyle bitirelim yazıyı: Azeri bir oyuncu transfer etmek isteyen alt lig takımlarından biri yardımcı antrenörü Azerbaycan-Galler maçını izlemeye göndermiş. Antrenör maçı izlemiş ve raporunu vermiş: Azeri oyuncudan bir şey olmaz. Ancak Galler takımında Giggs mi Miggs mi diye bir oyuncu var. Onu alalım...
Bence çok güzel bir araştırma ve iyi bir yazı olmuş.Özellikle sonundaki Giggs hikayesine bayıldım.Doğrudur,bizimkilerden beklenir.
Ancak benim aklıma yatmayan bir nokta var,o da şu;yabancılara değil de bizim yerli futbolculara bakalım.Yetenekleri Allah vergisi olup ta bir yere gelememiş olanlara.En iyi örnek Gençlerbirliği'nden Tarık'tır.Fenerbahçe'ye de geldi ama tutunamadı.Yetenekleri üst düzeydeydi ama olmadı,kayboldu gitti.Çok uzun bir kayıp yıldızlar,veya buna kayıp yıldızlar demeyelim çünkü bu çocukalr daha yıldız olamadan söndüler,yıldızlaşamamış yetenekler diyelim, listemiz uzun yani.İsterseniz biraz genişletelim Sergen'i de bu listeye ekleyelim.Yetenek olarak dünyada benzeri yoktu ama Beşiktaş'tan öteye geçemedi,pardon 3 büyüklerden öteye!!İbrahim Akın son dönemlerin yıldız adayıydı,İstanbul Büyükşehir Belediye'de çırpınıp duruyor.Yeni aday Batuhan.Yakındır Beşiktaş onu bir yurtiçi transferde takasta kullanacak ve o da kaybolup gidecek.
Peki biz yıldız çıkaramadığımız gibi,yıldız adaylarını yok ettiğimiz gibi, üstüne bir de yurtdışından gelen yıldız adaylarını da göremiyoruz,neden?Burada sizce de bir terslik yok mu?Tamam futboldan pek anlamıyoruz ama bu kadar da bihaber olamayız ya.Aklıma gelen son örnek Bobo. Tigana zamanında Brezilya'dan kiralık olarak geldiğinde 18 yaşında bir yıldız adayıydı.Sezon ortasında geldi,biraz ışık görüldü.Beşiktaş baktı ki çocukta ışık var,alelacele bonservisini aldı,hem de tam 2 milyon euro verdi.Sonrasında ne oldu?Yıldız adayı Bobo'nun yaşı 22 oldu ama hala beklenen patlamayı yapamadı.Avrupa peşinden koşacak diye beklenirken Tigana'nın referansından dolayı 1-2 Fransız kulübü talip oldu ama net olarak tavır koyup alacağız demedikleri için olmadı.Sonuçta kala kala ümitler Ruslara kaldı.Bugünlerde Dinamo Kiev'in adı geçiyor.Beşiktaş'ta olayı fark etti.Bobo'dan yıldız olmayacağını anladı,5 milyon euro civarında satıp para kazanmaya çalışıyor.
Şimdi lafı daha fazla dolandırmadan fikrimi söyleyeceğim.Nilay Hanım'ın yazısında adı geçen ünlüler(Ronaldinho,Kaka,vs) şanslılarmış ki bizim teknik adamlar onları beğenmemiş.Yoksa Türkiye'ye gelirler ve hiçbir şey olamadan veya şimdiki hallerine gelemeden hayatlarına devam ederlerdi.Çünkü hiçbiri ünlü isimler olarak ,fiziksel ve psikolojik gelişimini tamamlamış olarak gelmeyecekti.Sonuçta biz onları kendi çarkımızdan geçirecek,kendimizce şekillendirecektik ki bizden çıkanların hali ortada.Kaka bugün Kaka olduysa belli çalışma sistemlerinden geçtiği,belli eğitimleri aldığı için Kaka oldu.Türkiye'de olamazdı.Ronaldinho Allah'ın sevgili kuluymuş.Türkiye'ye gelseydi belki de Bobo'nun yerine Dinamo Kiev'e satılmaya çalışılacaktı.1 yıl gibi yakın zamanda patlama yapacak gözüyle bakılan yıldız adaylarından kim var?Milan'dan Pato,Barcelona'dan Bojan Krkic.Bu çocuklar Beşiktaş'ta olsalardı 2 yıl sonra Kayserispor'dan bir genç futbolcu transferinde takasta kullanılırdı.Maalesef,üzgünüm ama gerçek bu.
2-3 yıl önce ,yaklaşık 13 yaşındaydı,görüntüleri televizyonlara çıkan Muhammed vardı.Barcelona istemişti de bizimkiler vermemişti.Takip edelim bakalım Muhammed nasıl bir futbolcu olacak.Umarım bu sefer ben yanılırım.Ama tarih tekerrür etmeye devam ediyor ve bizde sistem böyle olduğu sürece,böyle adamlar futbolu yönettiği sürece tarih yine tekerrür edecek.

Hiç yorum yok: